21. yüzyılın ilk büyük ekonomik krizi, geçtiğimiz Eylül
ayında beşinci yılını doldurdu. 2008’de ABD’de patlak veren kriz, bugüne kadar farklı
aşamalardan geçerek şu anda Avrupa’ya çöreklenmiş gibi görünüyor. Ancak 2008
krizinin nedenlerini açıklamak ve muhtemel sonuçlarını tahmin edebilmek için
güncel krizin kapitalizmin yaşadığı diğer büyük krizlerle benzeşen ya da farklılaşan
yönlerinin neler olduğu sorusuna cevap vermek gerekiyor.
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
22 Ekim 2013 Salı
24 Haziran 2013 Pazartesi
Hükümetin Yeni Stratejisi ve 5 Soruda Faiz Lobisi Tartışmaları
Geçtiğimiz hafta dolar tarihi bir rekor kırarak 1.95 TL seviyesinden döndü, borsada önemli kayıplar gerçekleşti, Merkez Bankası bir günde 350 milyon dolarlık müdahale yapmasına rağmen etkili olamadı ve faizler yükseldi. Peki bu yaşananların Gezi direnişi ile ilgisi var mı? Faiz lobisi ve uluslararası komplocular yeni bir hamleye mi girişti?
12 Haziran 2013 Çarşamba
Gezi Direnişinin Ekonomi Politiği
İki haftasını dolduran Gezi direnişi üzerine pek çok yorum ve analiz yapılacak. Nilüfer Göle'nin başını çektiği depolitizasyon harekatını bir kenara koyduğumuzda, başbakanın şahsi üslubu, iktidarın değişen yapısı ya da isyanın sınıfsal niteliği üzerine yapılan tartışmalar devam edecek. Ancak burada, hareketin bastırılması için aktive edilen "faiz lobisi" argümanı üzerinden, direnişin ekonomi-politiği ve hükümetin muhtemel adımları üzerine kısa bir değerlendirme yapacağız.
14 Mayıs 2013 Salı
Britanya’da exodus tartışması ve muhafazakar manevralar
Britanya siyasetini Black Mirror dizisinin muhteşem ilk bölümündeki kadar olmasa da yine de oldukça hızlı bir kamuoyu değişimi tanımlar
hale geldiyse bunda Avro Bölgesi krizinin etkisi büyük. Yaklaşık dört ay önce
tabanını sağlamlaştırmak, muhafazakar milletvekillerinin ağzına bir parmak bal
çalmak ve sağdan yükselen UKIP (aşırı milliyetçi, göçmen karşıtı Birleşik
Krallık Bağımsızlık Partisi) tehlikesine karşı milliyetçilik bayrağını kimseye kaptırmamak üzere bir AB referandumundan bahseden Başbakan David Cameron siyasi
dar görüşlülüğünün ceremesini çekmeye başlamış görünüyor. Bir kez gayya kuyusu
açıldı mı politikacıların içine bakmadan duramayacağını kulağına fısıldamayı
unutan danışmanlarının işine son vermediyse bu kendisini daha da zayıf
gösterecek bir hamle olduğunu düşünmesinden kaynaklanıyordur herhalde.
19 Nisan 2013 Cuma
Hata mı atmosferik basınç mı?
Harvard’dan
Prof. Carmen Reinhart ve Prof. Kenneth Rogoff This Time is Different çalışmalarıyla akademik dünyaya derli toplu
bir finansal kriz tarihçesi hediye etmekle kalmadılar. Bu ve buna eşlik eden
makaleleri, raporları ile kamu borcu ve büyüme arasındaki ilişkiyi masaya
yatırıp, “bu ilişki biraz muğlak ve elimizde net bir kanıt yok” diyerek birçok
iktisatçının geçiştirdiği eşik sorununu incelediler. Soru şuydu: Kamu borcunun
gayri safi yurtiçi hasılaya oranı hangi seviyede olursa ekonomik faaliyet açısından
bir tehdit teşkil etmez? Çok sayıda ülkenin kamu borcu / GSYH oranları üzerinden
yaptıkları hesaplamalar bu muğlaklığı ortadan kaldırdı. Borç oranı % 90’ı
geçtiğinde ekonomiye radikal denilebilecek bir etkide bulunuyor ve tehlike
çanları çalıyordu.
27 Mart 2013 Çarşamba
Kıbrıs’ta Sermayenin Planı Uygulanacak
AB ve IMF ile Kıbrıs hükümeti arasında sağlanan anlaşmaya göre, 100 bin
avronun üzerinde olan mevduatlar dondurulacak ve önemli bir kısmı borç
ödemesinde kullanılacak. Peki, bir hafta süren bu çetin görüşmeler sonrasında
varılan bu sonuç ne anlama geliyor?
26 Mart 2013 Salı
Bankaları nasıl kurtarırsınız? (2. sürüm ya da Cyprus’ cut)
Kıbrıs’taki kriz birçok yorumda belirtildiği üzere Pandora’nın kutusunu açmış görünüyor. Sermaye kontrolleri ve mevduatın vergilendirilmesi artık güncel bir şekilde tartışılan, bir kurtarma paketinin parçası olarak öne sürülen unsurlar haline geldi. Ancak bu Avro Bölgesi’ndeki neoliberal yeniden yapılanma sürecinde henüz bir değişikliğe yol açmadı. Kıbrıs krizinin kendisi nasıl Avro Krizi’nin devamı ve büyük finansal krizin bir uzantısıysa, bu krizle baş etme yolları da daha önceki tepkilerin bir türevine denk düşüyor.
23 Şubat 2013 Cumartesi
Avrupa Krizinde Gidiş: Kötüden Daha Kötüye
Ocak
ayı içinde yapılan Davos toplantılarında, pek çok akademisyen, sermaye ve
hükümet temsilcisi, 2013 yılında dünya genelinde krizden çıkış için önemli
gelişmelere tanık olunabileceğini savundular.
1 Şubat 2013 Cuma
2013’e Girerken Dünya Ekonomisi: Daha Çok Neoliberalizm!
2013 yılına
girerken, dünya ekonomisinin temel gündemini kriz ve krizden çıkış için
uygulanan politikalar oluşturuyor. Sürece genel hatlarıyla baktığımızda, dünya
genelindeki üç önemli birikim merkezi olan Doğu Asya, AB ve ABD’nin 2008
krizinin etkilerini atlatamadıklarını söyleyebiliriz.
23 Ocak 2013 Çarşamba
Kur Savaşları: Yine ve Yeni
Brezilya Maliye Bakanı Mantega 2010 yılında kur savaşlarının geri döndüğü fikrini ortaya attığından beri aralıklarla bu durum konuşuluyor. Bir ülkenin rekabet gücünü korumak – arttırmak ve daha dar anlamda ihracatı arttırmak için başvurabileceği yöntemlerden birisi olarak kabul edilen para değerini düşürmenin başka ülkeler tarafından da uygulanması ve karşılıklı devalüasyonların birbirini takip etmesi anlamına gelen kur savaşlarını Mantega’nın vurgulaması, miktarsal kolaylaştırma adı verilen para politikasının birçok ülkede para birimi değerini düşürme isteği doğuracağına inanmasına bağlıydı.
14 Ocak 2013 Pazartesi
Yunanistan: Borcunu öde, mali disipline sadık kal*
Uzun vadeye yayılan bir yeniden yapılandırma sayesinde, verilen tavize karşılık
Yunan halkına on yıllar boyunca neoliberal politika uygulamalarının dayatılması
öngörüldü. Avrupa Merkez Bankası ve Avro bölgesi devletleri
her şeye rağmen Yunanistan’ın borçlarını ödemesini ve mali disipline sadık
kalınmasını istiyorlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)