Uzun vadeye yayılan bir yeniden yapılandırma sayesinde, verilen tavize karşılık
Yunan halkına on yıllar boyunca neoliberal politika uygulamalarının dayatılması
öngörüldü. Avrupa Merkez Bankası ve Avro bölgesi devletleri
her şeye rağmen Yunanistan’ın borçlarını ödemesini ve mali disipline sadık
kalınmasını istiyorlar.
Yunanistan’daki
borç krizi 2007-2009 uluslararası finansal krizinin kredi piyasasını daraltması
ve borç/GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) oranı yüksek ülkelerin giderek daha
zor borç çevrimi gerçekleştirmesinin sonucu olarak biçimlendi. Yunanistan
örneği hem rakamlardaki aşırılık (Yunan borcunun büyüklüğü kadar, Avro bölgesi
kurtarma paketleri ve fonlarının büyüklüğü de düşünülebilir) hem de toplumsal
eylemlerin gücü vesilesiyle çokça tartışıldı.
2010 Mayıs’ı ve 2011 Temmuz’undaki kurtarma paketlerine karşın
ekonominin gidişatında temel bir değişiklik söz konusu olmadı. Ülke bir ön
devrimci durum yaşadı ancak bu süreklilik göstermedi.
Yunan halkına neoliberalizm dayatması
Ekonomisi
yaklaşık beş yıldır daralan Yunanistan’da 2013’te de küçülmenin devam etmesi
bekleniyor. Bu daralma kamu borcunun GSYİH’ye oranının bir türlü
düşürülememesine neden olurken 2012 Mart’ındaki Yunan borç yapılandırması
tarihin en büyük temerrüdüne dönüştü. Yaklaşık 265 milyar ABD doları değerindeki
tahvilin nominal değeri üzerinden gerçekleşen yüzde 53,5’luk kesinti orta ve
uzun vadedeki ödemeler dikkate alınarak yapılan bazı hesaplamalara göre bugünkü
net değerde yüzde 70’lik bir kesintiye denk düşüyordu. Bu tarz bir yeniden
yapılandırmanın uluslararası finansal kuruluşlar tarafından da kabul görmesi
borcun tamamen silinmesi ihtimaline karşı bir kısmının ödenmesinin tercih
edilmesi anlamına gelmekteydi. Uzun vadeye yayılan bir yeniden yapılandırma sayesinde,
verilen tavize karşılık Yunan halkına on yıllar boyunca neoliberal politika
uygulamalarının dayatılması öngörüldü.
Direniş sonuca ulaş(a)madı
Krize
kadar yerleşikleşmiş görünen ve krizde çözülen Yeni Demokrasi (ND) ve
Panhelenik Sosyalist Hareket’e (PASOK) dayalı iki partili sistem kadar uluslararası
finansal aktörlere karşı da mücadele eden Yunan solu, henüz kemer sıkma
politikalarına set çekebilmiş durumda değil. Yunanistan’ın borcunun esaslı bir
şekilde azaltılmasını savunan ana muhalefet konumundaki SYRIZA 2012
seçimlerinde uluslararası finansal kuruluşlarla borç anlaşmalarını feshetmek ve
sosyal kesintileri kaldırmak gibi vaatlerle büyük destek toplamıştı (6 Mayıs’ta
% 16, 17 Haziran’da yüzde 26). Ancak Avro’dan çıkma konusundaki çekimserlik SYRIZA’nın
programını zayıflatıyordu. Antikapitalist Yunan Sol Cephe (ANTARSYA) bu konumun
karşısında AB ve Avro’yu terk etmeyi ve borçları ödememeyi savunurken, Komünist
Parti AB karşıtı tutumuna rağmen parlamento kanalından vazgeçmeyeceğini
açıklıyordu. Yunan solundaki her konudaki çok seslilik, daha somut bir ifadeyle
borç krizinin aşılması, AB entegrasyonu, işçi sınıfı iktidarının nasıl
gerçekleşeceği konusundaki anlaşmazlıklar bu kriz sürecinde çok büyük
eylemliliklere ve muazzam desteğe karşın sonuca ulaşan bir direnişin gerçekleşememesine
de katkıda bulunmuş gözüküyor.
Borç çevrimi için uluslar arası
pazarlık
Yunan
solunun, bu gücüne karşı uluslararası dayatmalara ve meclis aritmetiğine yenik
düşmesi, bütçede 2016’ya kadar 18,5 milyar Avro’luk bir kesinti yapılmasının
parlamento tarafından karara bağlanmasında kendisini tekrar açık etti. Ülkenin
borç çevrimi ise birçok aktörün içinde yer aldığı uluslararası pazarlıklara ve
Yunanistan’daki siyasal atmosfere bağlı olarak med cezir halinde. Avro Bölgesi
Maliye Bakanları ve IMF (Uluslararası Para Fonu) toplantısı ile Kasım ayı
sonunda Yunanistan’ın borç yükü yaklaşık olarak 40 milyar Avro azaltıldı. Aynı
zamanda borcun vadesinin uzatılması ve borç sınırları konusunda hedeflerin
gözden geçirilmesi (2020’de kamu borcunun GSYİH’ye oranının % 124 olması
öngörülüyor) karara bağlandı. Kurtarma fonlarının bir diliminin daha serbest
bırakılmasını takiben Yunanistan özel yatırımcılardan aldığı borçları
ödeyeceğini, başka bir ifadeyle kamu borç kağıtlarını satın alma operasyonuna
başlayacağını Kasım ayı sonunda duyurdu. Bu karar kredi derecelendirme
kuruluşları tarafından seçici temerrüt (SD - selective default) olarak değerlendirildi ve Yunanistan’ın
CCC olan notu Standard and Poor’s (SP) tarafından 5 Aralık’ta SD seviyesine düşürüldü. Yunanistan hükümeti ise bugüne kadarki kurtarma
paketlerinde öngörülen kredi diliminin geri kalan kısımlarını alabilmek için
aynı zamanda bir koşul olarak öne sürülen geri satın alma operasyonu sayesinde
finansal aktörlerden piyasa fiyatının üçte birine topladığı kağıtlarla yaklaşık
olarak 20 milyar Avro’luk bir borçtan kurtulmuş oldu. Bu operasyonu takiben SP
Yunanistan’ın kredi notunu B- seviyesine çekerek temerrütün geride kaldığını
tescil etti ve Yunanistan’ın borçlarını ödeme kararlılığına ve Avro bölgesinden
gelen desteğe atıfta bulundu.
Borçlar yeni borçla ödeniyor
Yunanistan’da
gerçekleşen, Avro bölgesindeki devletlerden gelen yardım ve borçlarla bankalara
olan borcun bir kısmının kapatılmasından ibaret. Ellerinde Yunan tahvili
bulunan yatırımcıların görünürdeki zararı Yunanistan’ın borcunun ödenemez
boyutlarda olmasından kaynaklanıyor. Bu süreci, takip eden kredi dilimlerinin
serbest kalmasıyla rabıtalandıran Avrupa Merkez Bankası ve Avro bölgesi
devletleri ise her şeye rağmen Yunanistan’ın borçlarını ödemesini ve mali
disipline sadık kalınmasını istiyorlar.
* Bu yazı Sosyalist Yeniden Kuruluş İçin Siyaset Gazetesinin 1. sayısında yayımlanmıştır.