Önümüzdeki günlerde (6 Kasım) gerçekleştirilecek olan
başkanlık seçimleri birçok açıdan sadece ABD’yi değil, dünyanın geri kalanını
da yakından ilgilendirir nitelikte. Bu nedenle, gerek seçimlerin ABD içi
dinamiklerle olan bağlantısını kurmak, gerekse bunun muhtemel sonuçlarına
işaret etmek, önümüzdeki dönemi anlamak açısından önemli olanaklar sunabilir.
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
8 Kasım 2012 Perşembe
22 Ekim 2012 Pazartesi
Kriz, ABD ve AB: Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Var mı ?
2008 yılında ABD konut piyasasındaki kredilerin batması
ile tetiklenen ekonomik kriz, bankacılık ve finans sisteminin entegre yapısı
nedeniyle hızla Avrupa piyasalarına ve dünya geneline yayılmış durumda. Ancak
2008’den günümüze kadar geçen süreci farklı aşamalarda değerlendirebiliriz.
14 Ekim 2012 Pazar
Orta Vadeli Program, Türkiye Ekonomisi ve Kriz
Geçtiğimiz hafta ard arda önce IMF Türkiye Raporu, DünyaRaporu ve Türkiye’de yeni Orta Vadeli Program (2013-2015) açıklandı. Tabii ki
açıklanan tüm bu belgelerin ortak noktası, 2008 yılından itibaren bir türlü
içinden çıkılamayan ekonomik krizi konu almalarıydı (1).
20 Eylül 2012 Perşembe
Sürekli Kriz Çağının Başlangıcı: Batı Cephesinde Değişen Bir Şey Yok
Geçtiğimiz haftayı kısaca özetlersek 2007-8'den itibaren var olan tablonun değişmediğini, hatta krizin daha da derinleştiğini görebiliriz. FED, gelen işsizlik rakamlarının bir türlü düşürülememesi üzerine piyasalara sınırsız parasal destek sağlayacağını ilan etti. Bunun karşısında Avrupa Merkez Bankası (ECB), geleneksel yolundan sapmayarak, sadece yapısal reformların uygulanması koşulu ile ikincil piyasalardan fon alımının yapılabileceğini ilan etti. Geçtiğimiz dönemden farklı olan ise, Çin'deki yavaşlamanın daha da belirginleşiyor olması.
22 Ağustos 2012 Çarşamba
Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz: Neoliberal Ütopyanın Krizi
Geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan verilere bakıldığında 2012 yılının sonunda teknik olarak resesyona girileceği belli oldu. Teknik resesyon, üst üste iki çeyrek, yani 6 ay boyunca negatif büyüme gerçekleşmesi durumuna verilen ad. Ekonomik büyümenin gerçekleşmemesi durumunda, ekonominin resesyonda olduğu ilan ediliyor. Ancak bu dar teknik yorumu bir kenara bırakırsak, Avrupa’nın krizinin ne durumda olduğunu nasıl anlayabiliriz? Bunun için biraz geriye dönüp krizin yapısal ve Avrupa’ya özgü yanlarına bakmak gerekiyor[1].
12 Ağustos 2012 Pazar
Neoliberal Avrupa'ya Geçiş Süreci
Bu röportaj Arif Koşar tarafından yapılmış ve 10.08.2012 tarihli Evrensel gazetesinde yayınlanmıştır. Arşiv açısından burada da bulunsun istedik.
Konuklarımız Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Türkay ve New York Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünden Dr. Ümit Akçay.
28 Haziran 2012 Perşembe
Ekonomik Değişkenlerle Avrupa Krizi ve Türkiye
Ekonomik kriz ile siyasi krizin içiçe geçmiş görünümlerinin, Yunanistan'daki seçimin ardından geçici bir süreliğine de olsa durulacağını bekleyen "piyasalar", Güney Kıbrıs'ın da iflasını duyurması, İspanyol bankalarının resmi olarak kurtarılmayı talep etmelerinin ardından yeniden teyakkuza geçti.
9 Mayıs 2012 Çarşamba
Avrupa İçin Sonraki Adım Ne? Kriz, Aşırı Sağ ve Sol Alternatif
Gerek Fransa’da iktidara gelen sosyal demokratların, gerekse Yunanistan’da daha ileri taleplerle gündeme gelen sosyalistlerin önünde çok önemli bir tarihsel sorunluluk durmakta. Zira Fransız sosyal demokratlarının öne sürdüğü büyüme ve istihdam politikasının, Avrupa para birliği sürdükçe, uygulanma şansı yok!
7 Mayıs 2012 Pazartesi
Fransız ve Yunan Seçimlerinden Sonra Krizin Gidişatı
Geçtiğimiz hafta sonu Fransa ve Yunanistan'da yapılan seçimler, bir anlamıyla Avrupa'da iki yıldır uygulanan krizden çıkış programının oylanması anlamına geliyordu. Sonuç açık: Programdan kimse hoşnut değil. Ancak yerine ne konacağı hala açık değil!
22 Mart 2012 Perşembe
Krizi Fırsata Çevirmek: Yeni Avrupa ve "Alman Modeli"
Geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren yoğunlaşan ekonomik kriz Avrupa coğrafyasını terk etmiyor. Bir yandan yükselen bir "Alman modelinden" söz edilirken, diğer yandan da Yunanistan'ın iflasının ardından diğer "çevre" ülkeler iflas tehdidi ile sermaye lehine yeniden yapılandırmalara maruz kalıyor. Sonuç: Yeni bir Avrupa kuruluyor ve orada "emeğin" sözü yok!
15 Mart 2012 Perşembe
yunan borç takası utangaç temerrüde dönüştü
Yunanistan borçlarının tamamını ödeyemeyeceğini takas girişiminde bulunarak ilan etti. Gerçekleşen takasta Yunan hükümeti, ulusal hukuka göre çıkartılan tahvillerle ilgili olarak kolektif eylem maddesini uygulayacağını açıklayarak bu şekilde çıkartılan tahvilleri ellerinde bulunduranların % 85’lik katılımını (152 milyar avro) % 100’e tamamlama gücünü kullanacak. Bu nedenle gerçekleşen işlem gönüllü bir takas olmaktan çıktı. Başka bir hukuki sisteme göre çıkartılan tahvillerde katılım % 69 olarak (20 milyar avro) gerçekleşti ve 9 milyar Avro değerinde tahvil tutanların kredi temerrüt takasının (CDS) getirdiği olanaklardan faydalanması bekleniyor. Yani, borcu temerrüde karşı sigortalamış olanlar, zararlarını sigorta yaptırdıkları finansal aracı şirketlerden alacaklar. Uluslararası Takas ve Türev Derneği bunun bir temerrüt durumu olduğunu tescil etti. Belirlenecek dönüştürme oranına göre CDS sahipleri takasa katılmayarak karlı bir pozisyonda kalmış olacaklardır. Bu aynı zamanda sınırlı bir kamu borcu CDS testi, birkaç milyar dolarlık bir CDS ödemesinin sigorta yaptıranlara sorunsuz bir şekilde ödenmesi bekleniyor.
11 Şubat 2012 Cumartesi
Yunanistan ve İtalya'dan Sonra Romanya: Yeni Teknokrat Hümümet İktidara!
Geçtiğimiz hafta, Romanya’da uygulanan sert IMF porgramına verilen tepkiler sonucunda hükümet istifa etti. Ancak iş hükümetin istifası ile bitmiyor, şu anda konuşulan Yunanistan ve İtalya gibi bir teknokrat hükümet kurarak sonbahardaki seçimlere kadar ülkeyi bu şekilde yönetmek. Kriz ilerlerken, Teknokrat iktidarlar giderek “yeni normal” haline geliyor! Daha önce dediğimiz gibi "teknokrasi her eve lazım"!
10 Şubat 2012 Cuma
ABD ve Avrupa Krizindeki Farklılıklar: Herkesin Krizi Kendine (mi)
Kapitalizmin içsel olarak kriz üreten, hatta bu krizlerle birlikte var olan bir yapıda olduğunu artık herkes kabul ediyor. Bu krizlerin nasıl oluştuğuna dair, özellikle Marksistlerin başını çektiği bir dizi açıklama biçimi ise sürecin genelini açıklar nitelikte. Ancak yine de ABD'deki kriz dinamikleri ile Avrupa'daki kriz dinamikleri farklı olabiliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)