2016’nın son ayları nadir rastlanan banknot değiştirme
operasyonlarına sahne oldu. Hazırlıkları iyi yapılmamış ancak büyük bir
kararlılıkla açıklanan bu değiştirme operasyonlarının hedef gösterdikleri kesimler
açısından bir ortaklıkları var. Ancak hem ülke ekonomilerinin farklı yapıları
hem de iktisadi sorunların niteliği nedeniyle etkileri farklı gerçekleşecek.
Yine de “ekonominin düşmanları” ve halkın refahına göz dikenlerin
cezalandırılacağını söylemek pek mümkün görünmüyor.
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
30 Aralık 2016 Cuma
28 Aralık 2016 Çarşamba
Negatif Faiz, Elektronik Para ve Bilinmeyen Sular
2016 yılının en ilginç kitaplarından biri, Harvard
Üniversitesi’nden iktisatçı Kenneth Rogoff’un The Curse of Cash (Nakit Paranın Laneti) kitabı
idi. Kitabın ilginçliği, 2008 krizi sonrasında ortaya çıkan politika tepkileri
sonucunda tıkanan para politikasına yeni bir boyut ekleme girişimi olmasından
kaynaklanıyor. Kitap bu yazıdaki gibi kısa bir değini ile tüketilemeyecek kadar
kapsamlı. O nedenle aşağıda konunun teknik yanlarına girmeden, mümkün olduğunca
sadeleştirerek önemli bulduğum şu noktaya işaret etmeye çalışacağım: 2008
krizinin etkileri sürerken kapitalizmin tarihine daha önce deneyimlenmemiş ve
bu nedenle de sonuçları henüz bilinmeyen bir bölgeye geçiliyor.
25 Aralık 2016 Pazar
Kriz Notları'nda 2016'nın İlk 5'i
2016'da Kriz Notları'nda en çok okunan yazıları sizler için derledik.
21 Aralık 2016 Çarşamba
TÜİK Revizyonu: Ya Tuz Kokarsa?
Hava ağır, giderek de ağırlaşıyor. Bu ortamda ekonomi
üzerine yazmak zor olsa da, ileride birileri günümüze dönüp baktığında neler
yaşandığını daha iyi anlayabilsin diye kayıt düşmeye devam edelim. Geçtiğimiz
haftanın üç önemli gelişmesine değineceğim: Türkiye’de ekonomik daralma, ABD
merkez bankası FED’in yaptığı faiz artışı ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK)
milli gelir hesaplamalarını güncellemesi. Bunların arasında en önemlisi
hangisiydi derseniz, sonuncusuydu derim. Nedeni şu: “et kokarsa tuzlanır, ya tuz
kokarsa ne yapılır?” denir ya, TÜİK’in milli gelir serilerinde yaptığı
güncelleme, “tuz da mı koktu” dedirtiyor. Açıklayalım.
14 Aralık 2016 Çarşamba
5 Maddede 2017’ye Bakış: Henüz Dip Görünmüyor!
Türkiye ekonomisi Kasım başından beri döviz şokları
yaşıyor. Hükümet yetkilileri iki kere “dalgalanmanın dibi görüldü” diye
açıklama yaptılar
ve bu açıklamaların hemen akabinde TL değersizleşmeye devam etti. Bu hafta
FED’in faiz kararı ve Türkiye’deki üçüncü çeyrek büyüme rakamları açıklanacak. Türkiye
İstatistik Kurumu’nun yapacağı güncelleme
ile gelirimiz artacak da olsa (!) ekonomik yavaşlamanın boyutu ortaya çıkacak.
FED’in faiz artışı ise piyasa tabiri ile “fiyatlandı” ancak yapılacak
açıklamalar 2017 için önemli olacak. Şimdiden söyleyelim: Küresel krizde Trump
dönemeci 20 Ocak 2017’de dönülecekken henüz dibin dibi yok. Aşağıda küresel
ölçekte 2017’ye kalacak temel gündem maddelerini özetledim. Bu beş maddenin
başkanlık gündemli bir Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini ileride ele alacağım.
13 Aralık 2016 Salı
Bir acizlik gösterisi ya da ekonomik çöküşte ilk perdenin uzatmaları
Türkiye’de süregiden ekonomik çöküntü
karşısında alınan yeni önlemler 8 Aralık günü Başbakan Binali Yıldırım
tarafından açıklandı. Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) kararları olarak da
anılan bu önlemler Türkiye ekonomisindeki yapısal sorunlar karşısında siyasal
iktidarın piyasacılığının aczinin ifadesi olarak görülebilir. Nitekim önlemlerin
kapsamı eleştirildi ve Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yukarı yönlü revize
edilen seriyle makyajlanmış büyüme rakamlarıyla dahi 2016 3. çeyrekte yüzde 1,8
küçüldüğü 12 Aralık’ta açıklanan yurtiçi hasılanın toparlanmasına
yetmeyebileceği teslim edildi. Siyasal iktidar bu kararlar aracılığıyla
özellikle küçük ve orta boy işletmelere dayanın derken, kullanabileceği
araçları da büyük oranda tüketmiş olduğunu ima ediyor.
4 Aralık 2016 Pazar
Dövizdeki Hareketin Faturasını Kim Ödeyecek?
Son haftalarda TL’nin hızlı değersizleşmesi
ile Türkiye ekonomisinde 2000’li yıllarda uygulanan ekonomi politikalarının
çelişkili yönleri daha da belirginleşti. Dövizin hızlı yükselişi, diğer
etkilerinin yanında özel sektörün döviz borcunun çevrilmesi sorunlarını gündeme
getirdi. O zaman soralım: Özel sektör neden bu kadar borçlu? Bu artan borcun
2000’li yıllarda izlenen ekonomi politikası ile bağlantıları nelerdir? Yanıtlar
aşağıda. Geldiğimiz noktayı baştan söyleyeyim: Türkiye’de 2000’li yıllar
boyunca izlenen birikim modelinin sonuna geliyoruz.
3 Aralık 2016 Cumartesi
İtalya’daki referandumun Türkiye ile ilgisi nedir?
Yükselen sağ ve faşizan hareketlerin ve yabancı
düşmanlığının küresel ekonomik krizle irtibatı yeterince kurulmayınca ortaya
tatsız anıştırmalar, yersiz benzetmeler çıkabiliyor. Donald Trump’ın ABD
başkanı seçilmesi ile ilgili olan analizlerde de Brexit referandumuna ilişkin açıklamalarda da değişim isteği ile krizin
yarattığı çöküntü arasında bağ kurma çabaları mevcuttu. Ancak bu dalganın genel
karakterinin tespit edilmesi yine de gecikmiş görünüyor. 4 Aralık'taki İtalyan referandumunu bu dönüşüm, Avrupa'da siyaset sahnesindeki temel bir bölünme ve kriz karşısında esaslı politika tepkisi geliştirememe sorunu ile ilişkilendirmek gerekli.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)