31 Ağustos 2018 Cuma

Krizin Çözümü Ne?

Sıklıkla gündeme gelen 'peki o zaman çözüm ne' sorusu üzerine birkaç hatırlatma yapayım: 

Bu soruyla muhatap olan teknisyen/iktisatçı sıklıkla şu yanılgıya düşer: “Doğru” yanıtları söylediğinde üzerindeki sorumluluğu yerine getirecektir.

Oysa sorunun yanıtı teknik değil siyasidir. İktisatçı, kendinden menkul bir özne olarak bu soruya yanıt veremez. Zira “tarafsız” bir çözüm yoktur. Vardır diyen iktisatçı, ya mesleğinin inceliklerine tam olarak hakim değildir ya da kötü niyetlidir.

İktisatçının verdiği yanıtlar ancak bir siyasi projenin parçası olursa anlamlıdır. Tam da bu nedenle, çözüm taraflıdır. Buradaki taraflar basitçe siyasi parti farklılıklarından oluşmaz. Aksine kişilerin üretim ilişkilerindeki konumuna göre şekillenir.

Söze “yapısal reformlar” diye başlayan iktisatçı, bu reformların içeriğini özel olarak kendisi tanımlamıyorsa, genellikle sermayenin çıkarları savunur. Bu durum, kişisel olarak o iktisatçıyı iyi ya da kötü yapmaz. Sadece onu, içeriği önceden doldurulmuş kavramların taşıyıcısı yapar. Bazıları bunun farkında olarak, çoğunluğu da hakim olandan ayrı düşmemek için yapar.

Eleştirel iktisatçılık, ana akıma göre iki kat daha zordur. Bu zorluk, eleştirel iktisatçının hem eleştirdiği ana akım iktisadı iyi bilmesi, hem de ana akım dışındaki alternatiflere kafa yormasını gerektirmesinden kaynaklanır. İlki, ikincisinin gerek koşuludur, yeter koşulu değildir.

Kısacası: Akıllı iktisatçı, 'senin çözümün ne, söyle bakalım' sorusuna yukarı işaret ettiğim parametrelere göre yanıt verir. Diğerleri ise standart reçeteleri tekrarlar. Güncel yorumları takip ederken, bu hususları akılda tutarsanız, sizin için de kolaylık olabilir.