Geçen hafta ekonomik gidişatı 10 maddede özetlemeye
çalışmıştım. Geçen haftadan bugüne yaşanan gelişmeleri de aşağıda sıraladım.
Tekrara düşmemek için bu sefer sürecin nasıl yönetildiğine
odaklanacağım. Özetin özeti:
ekonomi bıçak sırtında.
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
27 Kasım 2016 Pazar
19 Kasım 2016 Cumartesi
10 Maddede Ekonomik Gidişat
Uzun
açıklamalara gerek yok. Bu yazıyı yazdığım saatlerde dolar TL kuru 3.35’i
aşmıştı. Hepimizin gözleri önünde yaşanan gelişmeleri maddeler halinde
sıralayacağım.
18 Kasım 2016 Cuma
Direksiyonda Biri Var Mı?
Türkiye’de ekonomi bürokrasisi, ekonomik sorunları
yönetmekte gittikçe daha çok zorlanıyor. Bu, giderek daralan devlet
kapasitesinin ekonomi alanına bir yansıması olarak görülebilir. Dış siyaset alanında
görülen yalpalamalar yargıdaki sorunlardan, eğitim sistemindeki gerileme
üniversitelerin acıklı halinden bağımsız değil. Tüm kurumsal yapı, “hukuki
durum-fiili durum” geriliminden etkileniyor. Ancak ekonomi alanında “Ankara’da
direksiyonda biri var mı?” sorusunu sorduracak sorunlar çok katmanlı. Ekonomi
yönetiminin karşılaştığı zorluklar, yapısal çelişkiler, strateji sorunu,
kurumsal dizayn sorunları ve yönetimsel sorunlar olarak dört farklı düzeyde ele
alınabilir. Dört düzeyde yaşanan bu sorunlar ise özellikle ekonomik canlılık
dönemlerinde değil duraklama dönemlerinde daha belirgin hale geliyor.
17 Kasım 2016 Perşembe
Ekonomik çöküntü ve hazırlık
Aralarında
Türkiye’nin de olduğu orta gelir düzeyi ülkelere portföy yatırımları ağırlıklı
sermaye girişleri 2016 yazında devamlılık sergiledi. Bu durum Türkiye’de 15
Temmuz darbe girişimi sonrasında doların yükselişinin frenlenmesini getirdi. Ancak
önce FED faiz artışı ihtimalinin bir süreliğine de olsa güçlenmesi, sonrasında
ABD ekonomisindeki belirsizliklere karşın güvenli liman arayışının yoğunlaşması
çok sayıda orta gelir düzeyi ülkeye (Çin dışarıda bırakılırsa bir bütün olarak
“yükselen piyasalara”) net sermaye girişlerinin azalarak devam etmesi anlamına
geldi. ABD seçimleri sonrasında ise yabancı yatırımcıların bu kategorideki
ülkelerden çıkışı yoğunlaştı. Örneğin Çin haricindeki 8 yükselen piyasa ülkesinden
para-sermaye çıkışı sadece 9-11 Kasım tarihlerinde 2,5 milyar doları buldu.
16 Kasım 2016 Çarşamba
Trumponomics 101
Donald Trump geçtiğimiz hafta ABD başkanı olarak seçildi.
Trump’ın başkanlığının anlamının ne olduğu ve dünya ekonomisinde nasıl
değişimler olabileceği üzerine pek çok yorum yapıldı, daha da yapılacak. Bu
yazıda konuyu daraltarak, “Trumponomics” olarak adlandırılan Trump’ın ekonomi
programına odaklanacağım. Trump’ın seçilmesi sonrasında, piyasalar beklenenin
aksine panik yapmadı. Bilakis, para politikası konusunda daha yüksek bir
enflasyon hedefi, buna paralel olarak da kamu harcamalarının canlanması ve
ekonomik büyümenin artacağı beklentisi ABD piyasalarını canlandırdı. Ancak baştan söyleyeyim: Trumponomics, 2008 krizinin
yükünü taşımaktan usanmış emekçilerin (özellikle de sanayisizleşmiş
bölgelerdeki eski işçi sınıfının) dertlerine deva olmayacak. Zira ABD’deki
sorunlar esas itibariyle 2008 krizinin halen aşılamamış olmasından
kaynaklanıyor ve bu, Trump’ın vadettiği gibi, ithalatın kısılması ile çözülecek
bir sorun değil.
9 Kasım 2016 Çarşamba
Genel Borç Yapılandırmasına Doğru
Vekillerin ve gazetecilerin tutuklandığı, bombaların
patladığı ve büyük dramların yaşandığı bir atmosferde ekonomi üzerine yazmak
giderek zorlaşıyor. Ancak yine de çabalayalım. En azından “nereye gidiyoruz?”
sorusuna ekonomik gelişmeler açısından yanıtlar üretebilmek için bu çabaya
ihtiyaç var. Geçtiğimiz hafta ekonomi yönetiminin ekonomik gelişmeleri
yönlendirme kapasitesinin daralmakta olduğuna işaret ederek, her bir sorun için
getirilen çözümlerin, tek seferlik ve tedaviden çok pansuman niteliğinde
olduğuna işaret etmiştim. Bu hafta borç yapılandırması konusu üzerinde durmak istiyorum. İki
nedenle: (i) mevcut koşullarda gelirin artmadığı bir ortamda borçlanmanın
artması, ekonomik büyümeyi sağlamanın yegâne yolu olarak görünüyor, (ii) ekonomik
yavaşlamanın daha fazla borçlanma ile aşılmaya çalışılması, sorunları çözmüyor
sadece geleceğe erteliyor.
1 Kasım 2016 Salı
Borç yapılandırma ve taksit düzenlemeleri: Neden şimdi?
Eylül ayı sonunda hükümet
bir önlem olarak kredi kartı taksit sınırlandırmasında ve ihtiyaç kredileri ile
kredi kartı borç bakiyelerinin yapılandırılmasında yeni düzenlemelere gitti. Bu
düzenlemeler ilk bakışta taksit sayısında sınırlandırma ve kart borçlarında
asgari ödeme oranlarının yukarı çekilmesi gibi 2010-2013 yılları arasında
alınan önlemlerle zıtlık sergiliyor. Düzenlemeler arasında yer alan
unsurlardan, bankaların konut kredilerinde kredi tutarının, teminatın yüzde
80’ine varabilmesi konut piyasasında satışların düşüşü karşısında; borç
bakiyelerinin 72 aya kadar taksitlendirilerek yapılandırılması da birikmiş borç
nedeniyle iç tüketimin kısıtlanması karşısında sınırlı etkide bulunacak olsalar
da şimdiden adım atıldığını gösteriyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)