Kriz Notları'nda 2019'un en çok okunan yazılarını derledik.
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
25 Aralık 2019 Çarşamba
16 Aralık 2019 Pazartesi
Otoriter konsolidasyonun kapısı aralandı
Bu yazı ile içinden geçmekte olduğumuz süreci biri tarihsel, diğeri kavramsal iki temel argüman ile ele alarak, 2020 Türkiye’si ve sonrası için bir otoriter konsolidasyon ihtimalinin belirdiği görüşümü tartışmaya açmak istiyorum.
Tarihsel argüman, daha çok dönemlendirme ile ilgili. 2018-2019 krizinin, 2013 sonrasında iç içe geçmiş birikim rejimi krizi ve devlet krizi döngüsünün bir halkası olarak ele alınması gerektiğini önereceğim. Bu anlamıyla yazının odak noktası 2018-2019 krizinin iç dönemlendirmesi değil, bu krizin içinde yaşandığı konjonktür.
Kavramsal argüman, krizi hangi kavramsal çerçeve ve araçlarla açıklayacağımız üzerine. Olayların sıcaklığı geçmeye başladıkça, Türkiye ekonomisindeki 2018-2019 krizi üzerine akademik makaleler yavaş yavaş yazılmaya başlanıyor. Elbette her akademik disiplin kendi meşrebince konuyu ele alacak. Ancak devlet teorisi olmayan iktisadi analizler ile birikim modelinin temel özelliklerinden habersiz siyasi analizlerin bizi isabetsiz sonuçlara ulaştırageldiğini hatırlatmak istedim. Bu nedenle, daha önceki yazılarda kısaca değindiğim yapısal kriz kavramını ve bunun bileşenlerini açacağım.
Bu yazı, tamamlanmış bir öneriden ziyade, bir zihin egzersizi ya da daha sistematik bir tartışmaya davet olarak da alınabilir.
6 Aralık 2019 Cuma
Asgari ücret 2020'de ne kadar olmalı?
İşçi, işveren temsilcileri ile Erdoğan yönetimi adına Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanının yer aldığı Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını hafta içinde düzenledi. 10 Aralık’ta ikinci toplantı düzenlenecek, ay sonu gelmeden asgari ücret ilan edilecek.
Kredileri takipte, büyümenin peşindeyiz
Geçtiğimiz hafta 22 Kasım’da Ankara’da düzenlenen TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu Paneline dinleyici olarak katıldığımda Türkiye’nin takipteki krediler sorununa ilişkin somut ve detaylı bir çözüm önerisi duymayı beklemiyor, konuşmacıların ve dinleyicilerin her beş-on kelimesinden birisinin şeffaflık olabileceğini kestiriyordum.
Alkışlarla Yaşıyorum: Sağlık bütçesi ve harcamalarla iftihar
Canlı yayınlanmayan bütçe görüşmelerini “mutlu mutsuz bakışlarla” tutanak okuyarak takip ediyorum. Plan ve Bütçe Komisyonunda, 12 Kasım’da Sağlık Bakanı’nın kendi bürokratlarınca alkışlanması sonrasında ise birkaç gündür içimi kemiren sorular mevcut:
Serveti mi vergilendirecekler? Hadi canım!
2020 yılı için merkezi yönetim bütçe teklifi ve sonrasında vergi düzenlemesinin Meclis’e sunulmasıyla birlikte önümüzdeki yıla dair Erdoğan yönetiminin hesapları biraz daha netlik kazandı. Elbette geçen yılın bütçe teklifinde öngörülmeyen harcamalar ve aktarımların 2019 içinde yapıldığı, idarenin zaten pek vergi toplamadığı vurgulanarak itiraz geliştirilebilir. Yine de bütçe teklifi elimizdeki en kapsamlı vergilendirme ve harcama öngörüsünü oluşturuyor.
Hazine'ye gerçekleşmemiş gelir aktarmak mümkün mü?
Borç ödemeleri baş ağrıtıyor ve ağrıtacak. Görünüşe bakılırsa 2018’de Yeni Ekonomi Programı açıklandıktan sonra yapılanların benzerini 2019 sonunda ve 2020’de yapma isteği Saray koridorlarında dillendiriliyor.
Bilinmeyen bir işsizlik bölgesine giriyoruz
Türkiye ekonomisinin durgunlaşma eğilimi devam ediyor. Yaz aylarında faiz indirimi ve küresel parasal genişleme çevrimi etkisiyle görülen hareketlenmenin üretim faaliyeti ve satış hacmine kayda değer etkide bulunmadığı, söz konusu olanın toparlanma ve atılım değil durgunlaşma olduğu ortaya çıktı.
Yeşil Yeni Anlaşma nasıl finanse edilir?
Küresel tartışma düzleminin 1930’ları sıklıkla hatırlattığı son yıllarda üretkenlik düşüşünün devam etmesi ve küresel toparlanmanın görülmemesi nedeniyle yapılan öneriler 1930’ların terimlerini sıklıkla kullanıyor. En son, geçtiğimiz hafta yayımlanan UNCTAD 2019 raporu Küresel Yeşil Yeni Anlaşma çağrısında bulunurken ekonomik buhran ve çevresel çöküş tehditlerine karşı harekete geçme çağrısında bulundu.
Borçlu ve kaygılı: Gelir ve yaşam koşulları özeti
Türkiye İstatistik Kurumu 2006 yılından bu yana her yıl gelir dağılımı ve yaşam koşullarına dair veriler yayımlıyor. Geçtiğimiz yıl için veriler 18 Eylül’de açıklandı. Elimizde daha kapsamlı ve süreklilik arz eden bir gösterge ya da araştırma bulunmadığı için çeşitli veri toplama sorunlarına karşın dikkate almamız gereken bu sonuçlardan bir derleme yaptım. Karışık bir resim var önümüzde: Kaynayan, gelir adaletsizliği nedeniyle canı burnunda olması beklenecek bir toplum ama bir yandan da bazı grupların kendisini AKP ile özdeşleştirmesine izin verecek kadar yükselebildiği bir resim… Hayatımızın resmi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)