27 Eylül 2011 Salı

bir itiraf ve yeni bir plan

Finansal piyasalara bakıldığında büyük bir kaosun eşiğinde olduğumuz söylenebilir. Alessio Rastani 26 Eylül sabahı BBC news’te durumu özetledi: “Bir itirafta bulunmam gerekirse üç yıldır bu anı düşlüyorum. Her gün yatağıma gidiyor ve başka bir resesyonu düşlüyorum”.

Rastani, sadece arzularını açıklamakla kalmadı, aynı zamanda insanların aşağı yönlü risklerin egemen olduğu bir durumda para kazanabileceğini ve bir kanser gibi yayılan kriz karşısında en kötüsünün krizin çözülmesini beklemek olduğunu da söyledi. Bir gün içinde çeyrek milyon insan tarafından izlenen bu açıklama Papandreu ve Merkel’in bu akşam yapacağı konuşma öncesinde, tekrar tekrar tasarlanan Yunanistan’ı kurtarma planının da işe yaramayacağı beklentisinin yaygınlaşmasına katkıda bulundu.

Ancak yine de bu akşamki görüşme ve European Financial Stability’nin elindeki destek fonu miktarının bir buçuk ay içinde beş katına yani 2 trilyon Avroya çıkartılması tasarısı Avrupa borsalarının kısmi toparlanmasına vesile oldu. Obama dünyayı korkutan krize karşı yeterince çabuk tepki verilmediğini söyleyerek Avro bölgesi politikacılarını eleştirirken, Avro bölgesi maliye bakanlarının 8 milyar Avroluk desteğin Yunanistan’a aktarılma tarihini açıklamamaları ülkede gelecek ay kamu çalışanlarına maaşların ödenemeyeceğini muştuluyor. Yunanistan’da ise 5 ekim ve 19 Ekim’de genel grev var. Ulaşım sektöründe geçen hafta başlayan grev dalgasının diğer sektörlerde de karşılık bulması bekleniyor. Bu arada bütçe açığını kapatmak için getirilecek yeni vergi oylamasının hükümeti grevler öncesinde düşürmesi olasılıklar dahilinde.

Yeni kurtarma planı ise Avrupa Yatırım Bankası’na (EIB) onaylanan miktarda bir paranın aktarılması, AAA kredi derecesine sahip EIB’nin kuracağı bir SPV (special purpose vehicle) aracılığıyla piyasadan borçlanması ve elde kullanılabilir parayı katlamasına dayanıyor. SPV’nin piyasaya ihraç edeceği tahvil karşılığı elde edeceği gelir belki de yeni menkul kıymetleştirmeler aracılığıyla şişirilecek. Buradaki kaldıraç mantığı EIB’nin kredi notu yüksekliği sayesinde kurulacak SPV’nin düşük prim önererek para toplayacağı ve ilk elde EIB’ye tahsis edilen paranın çok daha fazlasının yeniden yapılandırma için kullanılabilecek olması anlamına geliyor.

Avro bölgesi siyaset yapıcıları rüyalarında yükselişte borsalar ve sürekli büyüyen bir ekonomi görüyor olmalılar. Uyumadan önce akıllarına menkul kıymetleştirme ve kaldıraç mantığı dışında bir şey gelmiyor. Bankaların menkul kıymetleştirme tekniklerinden esinlenilerek hazırlanılan bu plan siyaset yapıcıların piyasa mekanizmaları ve finansal innovasyonlardan faydalanarak bizzat bunlardan kaynaklanan sorunları çözmeye uğraştığını gösteriyor. Bu SPV aracılığıyla çıkartılan tahvillerin getirisinin istenilen seviyede kalması finansal yatırımcıların elde edilecek paranın Yunanistan’ı, Avro bölgesini ve Avrupa’daki bankaları kurtarmaya yeteceğine ikna olmasına bağlı. Borsa oyuncuları krizin çözülmesi beklenmeden adım atıldığı için toparlanma umudu taşıyadursunlar ve aşağı yönlü risklerin hakim olduğu bir piyasada para kazanma hesapları yapsınlar, bu planın geçerliliği EIB’ye aktarılacak ilk paranın bulunması ve başta Almanya olmak üzere Avro bölgesi hükümetlerinin katmerlenmiş bir finansal disiplini toplumlara dayatmakta başarılı olmasına dayalı. Finansal yatırımcılar, EFSF aracılığıyla hızlı bir toparlanma peşindeki plana destek olur mu sorusunun cevabını Rastani veriyor: Devlet tahvili alıp satmak ve resesyon rüyasına yatmak daha çekici...