8 Mart 2016 Salı

6 Göstergede Türkiye ve Rusya Ekonomisi: Gerilim Stratejisi Nereye Kadar?

2015 yılının sonlarına doğru düşürülen Rus uçağından sonra Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında tansiyon artmıştı. Rusya'nın Türkiye'ye yönelik uyguladığı ekonomik yaptırımlardan sonra iki ülke arasındaki gerilim daha da şiddetlendi. Bazı çevreler petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle Rus ekonomisinin zaten çöktüğü, dolayısıyla Türkiye'ye yaptırım uygulayacak bir gücünün olmadığını ileri sürüyor. Aşağıdaki 6 temel ekonomik gösterge ile Türkiye ve Rusya ekonomisi karşılaştırıldığında bu görüşü destekleyecek bir sonuca ulaşmak mümkün görünmüyor.

Faiz Oranları


source: tradingeconomics.com

Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi Rusya'daki faiz oranları, geçtiğimiz yıl yerli paranın çöküşü sonrasında Rus merkez bankasının art arda aldığı kararlar sonucunda sert bir şekilde yükselmişti. Rusya'da 2015 yılında yaşanan sürecin bir benzeri, 2014 Ocak ayında Türkiye'de de yaşandı. TL'nin hızlı değersizleşmesi sonucunda TCMB olağanüstü toplantı yaparak faiz oranını sert bir şekilde yükseltmişti. Güncel olarak Rusya'da faizler Türkiye'ye göre yüksek olsa da her iki ülke FED'in alacağı faiz kararına duyarlı olmaya devam edecek.

Ekonomik Büyüme


source: tradingeconomics.com

Her iki ülkedeki yıllık ekonomik büyüme rakamları karşılaştırıldığında, Rusya ekonomisinin son beş yıldır istikrarlı olarak yavaşladığı görülebilir. Bunda petrol fiyatlarının etkisi var. Ancak benzer eğilim petrol ithalatçısı olan Türkiye ekonomisi için de gözlenebilir. Türkiye ekonomisinin büyümesi henüz negatif alana geçmemiş olsa da, her iki ülkenin de küresel krizin üçüncü aşamasının etkisi altında olduğunu söyleyebiliriz.

İşsizlik Oranı


source: tradingeconomics.com

Her iki ülkedeki işsizlik oranları karşılaştırıldığında ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz yıldan beri ekonomisi sert bir şekilde daralan Rusya ekonomisinde işsizlik oranı, Rusya'ya göre görece yüksek bir büyüme oranı yakalayan Türkiye ekonomisinin neredeyse yarısı düzeyinde! Türkiye'de 2000'li yıllarda uygulanan ekonomik politikaların bir sonucu olarak işsizlik oranı kalıcı olarak yüzde 10'lar seviyesine oturmuş görünüyor. Türkiye'de önümüzdeki dönemde ekonomik büyüme temposunda yaşanacak bir yavaşlama, işsizliğin daha yüksek seviyelere çıkmasına neden olabilir. Zira işsizlikte trend yukarı yönlü.

Enflasyon

source: tradingeconomics.com

Geçtiğimiz yıl Rusya'daki sert faiz indirimi sonrasında, artan enflasyonun tekrar çöküş öncesi seviyelere getirilerek kontrol altına alındığı görülebilir. Buna karşılık Türkiye'de Ocak 2014'te yapılan sert faiz artışı sonrasında enflasyonun kontrol altına alınması şöyle dursun, daha arttığı görülüyor. Dolayısıyla TCMB üzerindeki faiz artışı yönündeki baskının önümüzdeki dönemde de süreceğini söyleyebiliriz.

Cari Denge


source: tradingeconomics.com

İki ülke ekonomisinde temel farklardan biri cari denge hesaplarında ortaya çıkıyor. Buna göre doğal kaynak zengini Rusya'da, petrol fiyatlarındaki sert düşüşe rağmen cari denge halen fazla verir vaziyette. Türkiye'de ise yine petrol fiyatlarının hızlı düşüşü sonrasında hızla iyileşen cari denge halen yüzde 4'lük cari açığın altına inememiş durumda. Türkiye ekonomisinin yapısal özellikleri nedeniyle ekonomik büyüme ancak yüksek cari açık ile elde edilebiliyor. Bu yapının kısa dönemde değişmeyeceği göz önüne alınırsa, petrol fiyatlarındaki artışın Rusya ekonomisine etkisi pozitif olacakken, Türkiye ekonomisine etkisi mutlak olarak negatif olacaktır.

Kamu Borcunun Milli Gelire Oranı


source: tradingeconomics.com

İki ülke ekonomisindeki farklardan biri de kamu borcunun milli gelire oranında görülüyor. Buna göre Rusya ekonomisinin petrol fiyatları nedeniyle yaşadığı çöküşe rağmen kamu borcunun Türkiye'ye göre halen oldukça düşük olduğu görülüyor. Türkiye ekonomisinde ise borcun "özelleştirilmesi" politikasının bir sonucu olarak borçlanma piyasasından kamu çekilirken, özel sektör ve hane halkı borçluluğu hızla artmakta. Buna rağmen kamu borçluluğu halen oldukça yüksek. Türkiye ekonomisinde önümüzdeki dönemde ekonomik yavaşlamaya karşı kamu harcamalarının artırılacağı düşünülürse, bu borçluluk oranının daha da yükselmesi beklenebilir.

Sonuç
Elbette, birbirinden oldukça faklı coğrafi büyüklüğü, doğal kaynak donanımı, teknolojik düzeyi ve ekonomik yapısı olan iki ülke ekonomisini sadece bu veriler üzerinden karşılaştırmak tam olarak sağlıklı bir sonuç vermeyebilir. Rusya, küresel krizin üçüncü aşamasına geçişin sancılarını yaşıyor. 2012'den beri resesyonda. Ancak bu, işsizlik, cari denge ya da kamu borcu gibi alanlarda ciddi sorunlar yaratmış gibi görünmüyor. Elbette bu sürecin devamı genel bir ekonomik çöküşe neden olabilir. Ancak bir düşünce egzersizi olarak yukarıda ele aldığım 6 temel göstergelerden çıkan sonuç, kısa dönemde Rusya'nın içinde bulunduğu ekonomik koşulların, alacağı siyasi kararlarda frenleyici bir etki yapmayabileceği yönünde.