Ekonomik gelişmişlik için sözleşme kültürünün yerleşmesi ve kurumların kapsayıcı bir nitelik sergilemesi gerekliliği üzerinde, yeni kurumsalcı ve liberal tarih okuması çokça durur. Beklenti yönetimi kararları etkilediği için güven ortamının yaratılmasının daha fazla yatırım ve büyüme için faydalı olduğu sonucu sıklıkla duyduğumuz klişeye uzanır: Piyasanın güvene ihtiyacı vardır!
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
28 Şubat 2019 Perşembe
21 Şubat 2019 Perşembe
Devlet harcar mı, harcarsa da bizi kurtarır mı?
Ortalama haftada bir “bahar geliyor” açıklamaları yayımlanmaya devam ededursun, Türkiye’nin krizinin ne kadar devam edeceği belirsizliğini koruyor. Tartışmaya katkı sunan bir çalışma, TEPAV Ekonominin Seyir Defteri serisinde Fatih Özatay ve Güven Sak imzasıyla ve “Maliye Politikasında Manevra Alanı Var mı?” başlığıyla yayımlandı. Çalışmanın temel sorusunu maliye politikası olanaklarının kullanımıyla Türkiye’deki krizin etkisinin nasıl azaltılabileceği oluşturuyor. Bir başka ifadeyle yapısal dönüşüm gerçekleştirilene kadar zaman kazanmak üzere nasıl bir politika seti tercih edilmeli, özel olarak da kamu harcamaları ne kadar artırılmalı ki Türkiye’nin deneyimlediği ekonomik tahribat azaltılsın sorusu.
Petrol krize tuz biber ekecek mi?
Dünyada en fazla petrol rezervine sahip Venezuela’daki hükümet darbesi girişiminin akıbeti önümüzdeki birkaç günde belli olabilir. Ancak, aralık ayında Venezuela ile 10 anlaşma imzalayan, enerji ve madencilik başta olmak üzere birçok alanda bu ülkeyle özel ilişki kurma çabasındaki Erdoğan yönetimini, ABD destekli darbe girişiminden ziyade son dönemde artan petrol fiyatları zorlayabilir.
15 Şubat 2019 Cuma
Üç Grafikte Ekonomik Gidişat
Bu hafta krizin gidişatını takip edebileceğimiz önemli veriler açıklandı. Üç grafikte özetleyeceğim. Grafikler, uzun süredir işaret ettiğimiz sürecin yaşandığını, yani krizin derinleştiğini gösteriyor.
1 Şubat 2019 Cuma
Venezuela’nın Krizi Üzerine İki Görüş
Venezuela krizi, Türkiye’deki iktidarın seçimler öncesinde kullanabileceği bir malzeme olması nedeniyle Türkiye’de de gündemin önemli başlıklarından biri haline geldi. Bu yazıda, Venezuela krizi üzerine iki görüşü tartışacağım. İlki şu: Venezuela krizi, 2008’de başlayan küresel krizin yarattığı konjonktürün içinde, küresel krizin üçüncü aşamasının bir parçası olarak görülmeli. İkincisi, Venezuela özelinde daha şiddetli bir şekilde yaşanan süreç, sadece o ülkeye özgü olan gelişmelerle, yani ‘kötü yönetim’ argümanı ile açıklamaz. Bu süreci 2000’lerdeki ‘post-neoliberalizm’ deneyinin krizi bağlamında ele almalıyız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)