90’lara dönüş tartışması farklı alanlarda bir süredir
yapılıyor. Özellikle “siyasi istikrarsızlıkla” nitelenen koalisyon hükümetleri
ile “istikrarla” özdeşleştirilen tek parti hükümetleri arasındaki farklar, bu
tartışmalarda öne çıkarılarak vurgulanıyor. Ancak koalisyon hükümetlerini ya da
tek parti iktidarlarını doğuran siyasal-iktisadi çerçeveye bu tartışmaların pek
azında değiniliyor. Okuyucuyu yormaması için iki parça olarak formüle ettiğim
bu yazının ilk kısmı aşağıda. Bu yazıda hükümetlerin ekonomi politikaları ve bu
politikaları geliştirdikleri siyasal-iktisadi çerçeve bağlamında 2000’leri
1990’lardan ayıran üç özellik üzerinde durarak bir karşılaştırma yapacağım.
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
24 Şubat 2017 Cuma
19 Şubat 2017 Pazar
Varlık Fonu Ne Değil?
Bir haftadır, Türkiye Varlık Fonu (TVF) yeniden ekonomi
gündeminin öncelikli tartışma konusu haline geldi. Fon üzerine söylenenler
çeşitli. Bunun bir tür özelleştirme hamlesi olduğunu savunanlar
da var, paralel hazine, hatta merkez bankası olduğunu savunanlar da, ya da batık şirketleri kurtarmak için kullanılabileceğine dikkat çekenler de. Görüşler bu kadarla sınırlı değil, Fon’un devletin finansallaşmasında
yeni bir aşama olarak görülebileceği ya da bu sürecin siyasi rejim inşası ile ilişkilendirilebileceğini ileri sürenler de oldu. Bu tartışma sürecek, çünkü henüz Fon’un nasıl kullanılacağı,
kapsamının ne olacağı, ne kadar büyüyeceği belli değil. Bunları uygulama
ilerledikçe görüp değerlendireceğiz. Ancak net olan bir şey var: Türkiye Varlık
Fonu, Türkiye’de ekonomi yönetiminin doğrultusunun neoliberal çerçevenin dışına
çıktığının bir kanıtı değil. Bu argümanı desteklemek için tarihsel bir örneğe,
1960’ların başında iktisadi planlama kurulurken, ilk plancılar tarafından
formüle edilen Devlet Yatırım Bankası örneğine başvuracağım.
Trumponomics Uygulamada
Donald Trump başkanlığının ilk iki haftası oldukça
çalkantılı geçti. İran’la gerginliğin tırmandırılmasından, yedi Müslüman
ülkeden geleceklere ABD’nin kapılarının kapatılmasına ve buna karşı yükselen
büyük gösterilere, medya ile yapılan kavgalardan, başkanlık kararnamelerini
askıya alan yargı sistemine yönelik aşağılayıcı demeçlere kadar pek çok gelişme
yaşandı. Bu yazıda Trump’ın ekonomi vaatleri arasında en önemlilerinden olan
kuralsızlaştırma politikasının ilk adımını ele aldım.
6 Şubat 2017 Pazartesi
Türkiye Varlık Fonu: Yatırımların Finansmanı mı, Devlet Kaynaklarının Harcanması mı?
Türkiye Varlık Fonu 2016 yılında
Ağustos ayında kuruldu. İlk olarak teklif şeklinde meclise gelen sonra tasarıya
dönüştürülen kanun gerekçesi Türkiye’nin kalkınma hızının artırılması, çağdaş
varlık yönetimi uygulamalarının Türkiye’ye aktarımına duyulan gereksinimdi. İslami
finansman kullanımının yaygınlaşmasının istendiği açık bir şekilde amaç olarak
belirtilmekteydi. Kalkınma amaçları doğrultusunda büyük altyapı projelerinin
finansmanının kamu borcu artırılmadan sağlanması da temel bir gerekçeydi. Söz
konusu vurgular kanunun amacına büyük oranda yansıdı ancak nihai metinde temel
amaç “sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak”
olarak parlatıldı.
#KrizNotları Canlı Yayın: Türkiye Varlık Fonu
6 Şubat akşamı saat 20:30'da Kriz Notları Youtube kanalında Türkiye Varlık Fonu'nu tartışıyoruz.
Türkiye Varlık Fonu: Ekonomik Beklentiler ve İhtimaller yayınımıza bekleriz
Tartışmaya katılmak, soru ve yorumlarınızı iletmek için Twitter üzerinden #KrizNotları etiketini kullanabilirsiniz
1 Şubat 2017 Çarşamba
Örtülü Faiz Artışı Sürüyor
Türkiye’deki ekonomik gidişat üzerine en son 11 Ocak’ta yazmıştım. Tekrara
düşmemek için bu yazıda 11 Ocak ile 27 Ocak arasındaki gelişmelerle ilgili bir
güncelleme yapacağım. Değişen şu: Dolardaki yükselişe, faizdeki yükseliş eşlik
etmeye başladı!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)