27 Şubat itibariyle, BİST'teki yabancı yatırımcı payı yüzde 61'e
geriledi. Bu 2005 yılı Temmuz ayından itibaren en düşük pay. Bu 9 yılda
ABD'de yaşanan 2008-9 krizi ve 2011'de yoğunlaşan Avro Bölgesi krizleri
gibi çok önemli gelişmeler yaşandı. Ancak yabancı yatırımcı bunlar
yerine son dönemde yaşanan gelişmelerden daha çok etkilenmiş gibi
görünüyor.
Bunun için birbiriyle ilişkili üç temel nedenden bahsedebiliriz. İlki, 2008'de başlayan küresel krizin üçüncü aşaması olarak "yükselen piyasalar" olarak adlandırılan ülkelerin önümüzdeki dönemde yeni bir ekonomik
krizle karşılaşması ihtimalinin giderek artması. Tabii ki FED'in para
politikası değişikliği bunda en önemli etken olarak görülebilir.
İkincisi, Türkiye ekonomisindeki büyüme temposunun giderek yavaşlıyor
olması. Sonuncusu ise tabii ki siyasi istikrar unsuru.
Ancak altını çizmek gerek: Yabancı yatırımcı ülkedeki rejimlerin niteliğiyle doğrudan ilgili değildir. Yani gittiği ülkenin demokrasiyle ya da otoriter sistemlerle yönetildiği, yatırım yapmak için yegane kriter olarak görülmez. Yabancı yatırımcı bunun dışında iki noktayı dikkate alır. İlki yapacağı yatırımın karlı olup olmayacağı; ikincisi de yatırımını koruyacak bir devlet sisteminin ve dolayısıyla da kurumsal ve hukuksal sistemin istikrarlı olup olmadığı. Türkiye açısından son dönemde yaşanan gelişmeler bu kriterlerin her ikisinde de ciddi aşınmaların olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla yabancı yatırımların azalmasını bu şekilde anlayabiliriz.
Ara Sonuç:
Yabancı sermaye AKP
otoriterleşiyor diye değil, yoğunlaşan çelişkileri yönetemiyor diye
desteğini çekebilir. Buradan demokrasi falan da çıkmaz!