Syriza
iktidara geldikten sonra Şubat ayı sonunda süresi dolacak paketle ilgili
görüşmelere girişip dört aylık bir uzatma kopardı. Ancak bu girişim aynı
zamanda Syriza yönetiminde daha radikal adımlar atmak ve Troyka’ya (Avrupa
Merkez Bankası – AMB, Avrupa Komisyonu ve IMF) karşı kararlı bir duruş
sergilemek konusundaki çekimserliği de gösterdi. Anlaşma ile Syriza hükümeti
acil önlemler olarak benimsediği bazı uygulamalar için şans yakalarken,
birikmiş borcun çevrimi ve ödenmesi için kullanılacak araçlar ve alınacak
önlemler konusunda temel anlaşmazlıklar devam etti.
Hatırlamak
gerekirse 2012’deki borç takası ile toplam borcun yaklaşık yarısının
silinmesine ve krizin 2009 sonunda ortaya çıkışından sonra yaklaşık beş yıl boyunca
takip edilen kemer sıkma politikalarına karşın Yunan borç oranlarında bir azalma
gerçekleşmedi. Bunun nedeni GSYH’nin sürekli azalması başka bir deyişle Yunan
ekonomisindeki küçülmeydi. Emek maliyetlerindeki düşüşe karşın Yunanistan’a
verilen kredi üretken yatırıma değil borcun çevrilmesine ve bankaların ayakta
tutulmasına yarıyordu. 2015 başında 323 milyar avroluk toplamıyla Yunan borcu
hem büyük bir baş ağrısı oluşturuyordu hem de borcun dörtte üçünden fazlası
Avrupa Finansal İstikrar Fonu, IMF ve Avrupa Merkez Bankası’na olduğu için
herhangi bir borç silme işlemi doğrudan “resmi sektör” olarak da adlandırılan
bu kurumların kayıplara uğraması anlamına gelecekti.
Şubat
ayından bu yana aralıklarla devam eden Syriza-Troyka çekişmesinde Syriza
giderek zemin kaybetti. Bunda AMB’nin elindeki bütün olanakları Syriza
hükümetini yıpratmak için kullanmasının da etkisi bulunuyor. Şubat ayında AMB
Yunan bankalarının teminat olarak Yunan bonolarını kullanmasına olanak sunan
ayrıcalığı kaldırdı. Bir Avrupa borç konferansı toplamak için yeterli destek edinemeyen
Syriza’dan yükselen şantaj suçlamalarını reddeden Mario Draghi ve AMB takip
eden aylar boyunca Yunan bankalarına doğrudan destek sunmayarak Acil Likidite
Destek Programı ile bunların daha yüksek faizle Yunan Merkez Bankası’ndan borçlanmasını sağladı ve bankaların ne kadar borçlanabileceğini üst sınırla belirledi.
Tsipras’ın deyimiyle boyunlarındaki ilmeği tutan AMB karşısında borç
ödemelerini askıya alma planı oluşturmayan Syriza merkezi giderek kemer sıkma programına
itirazlarını azalttı, kamu gelirlerinin (özelleştirmeler, vergi düzenlemeleri
vb. yoluyla) arttırılması ve faiz dışı fazla verilmesi konusunda tavizler verebileceğini
belirtti. Verilen tavizlerin Avro bölgesinde kalmak uğruna Syriza programının (Troyka’nın
önerdiği düzlemde emek piyasası reformu, sosyal kesintiler ve devlet
yapılandırması vb. aracılığıyla) tasfiyesine uzandığını 3 Haziran’da başlayan görüşmeler öncesinde Fransız Le Monde gazetesi üzerinden Avrupa Kamuoyuna şikayette bulunan Tsipras’tan öğrenme
fırsatı yakaladık. İronik olan nokta bu tavizler aracılığıyla hedeflenenlere (sürdürülebilir
borç ve büyüme) öngörülen faiz dışı bütçe fazlasıyla ulaşmanın dahi pek mümkün
olmaması.
Bile bile lades
mi?
Borç
sürdürülebilirliği için referans oluşturan temel unsurlar faiz dışı bütçe
fazlası (s), büyüme oranı (y), reel efektif faiz oranı (r) ve borcun GSYH’ye
oranı (d) (Elbette stok-akım uyarlaması ve parasal tabanın etkisinden de söz
edilebilir ama basitleştirilmiş ve çokça kullanılan formüle bakılırsa bu dört
oranın kullanıldığını söylemek mümkündür. Borcun aynı oranda kalması için
minimum faiz dışı bütçe/GSYH oranı olarak s=[(r-y)/(1+y)].d).[i]
Buna göre yüksek büyüme oranlarının görülmediği ve borç/GSYH oranının yüksek
olduğu bir ekonomide çevrilebilirlik açısından temel gösterge faiz dışı bütçe
fazlası haline geliyor.
Deflasyonist
bir ortamda, ekonomisi kriz sonrasında ilk defa 2014 son çeyreğinde 0,3’lük
büyüme gösteren Yunanistan için bir egzersiz yapılacak olursa durumun vehameti
anlaşılabilir. Borç/GSYH oranı % 180’e yaklaşmış Yunanistan’ın iyimser bir
tahminle % 1 büyüdüğünü ve beklentiler doğrultusunda reel efektif faiz oranının% 4 olduğunu düşünelim. Buna göre 2015 yılında Yunanistan’ın borç/GSYH oranının
yerinde sayması için gereken faiz dışı bütçe fazlası oranı % 5 civarında. Bu
yazı yazıldığı sırada ilk günü geride kalan görüşmelerde Syriza temsilcilerinin
oranın 2015 için % 1 olmasına uğraştığı belirtiliyordu.
Bu
rakamların gösterdiği üzere büyüme oranlarında yakın dönemde radikal
değişiklikler beklenemeyeceği için reformist bir çıkış dahi borcun kısmen silinmesinde
yatıyor. Ancak bunun da ötesinde sorunlu olan unsur sürekli kemer sıkma
gereğini gündemde tutan “fazla verme” ve “geliri arttırma” söylemiyle çatılmış
çerçevenin içine Syriza’nın kendini hapsetmesi. Borcun yapılandırılması ve
hatta kısmen silinmesi gibi unsurların siyasi gündemden dışarıya atılması. Bu politik
tercihler Tsipras’ın balkon konuşmasının tam tersine Avro Bölgesi’nde her şeyin
eskisi gibi devam edebileceği düşüncesinin sadece Avrupa Komisyonu Başkanı
Juncker’de değil Tsipras ve Varoufakis açısından da gücünü koruduğunu
gösteriyor.
Son düzlük
Yunanistan
2015 içinde vadesi dolan 30 milyar avro değerindeki borcu bir yapılandırma ya
da yeni kredi almadan ödeyebilecek durumda değil. Mevduat tabanını yitirmekte
olan bankaların AMB’nin dayattığı koşullarda yatırım için kredi sunması da
olanaksız. Troyka son derece bilinçli bir şekilde elindeki cephaneliği
kullanarak Syriza’yı programından vazgeçme ve teslim olma aşamasına getirmiş
durumda. Son görüşmeler devam ederken Varoufakis açıklama yapmadan uyuyamayacağını
belirten Yunan tweeter kullanıcısına yatağa gitmesini salık veren bakanın tavrı genel olarak Syriza merkezinin tavrını
simgeliyor.
Aklıselim davranırlarsa Troyka ile anlaşacaklarını düşünen Syriza
merkezine karşı parti dümeninin Sol Platform tarafından ters istikamete kırılması
gerçekleşmezse önümüzdeki günlerde iki ihtimal gündeme gelecek: Anlaşma
sağlayamayan Syriza yeniden destek toplamak için yıpranmış merkeziyle erken
seçimi gündeme getirecek ya da anlaşma sonrası Troyka’nın isteklerini yeniden
paketleyerek halka sunmaya çalışacak. Bankaların kamulaştırılması ve Avro
bölgesinden çıkışın köşe taşlarını oluşturduğu Troyka’ya karşı bir programın süreç
içinde Syriza’da hakim hale gelmemesi partinin parçalanmasını da barındıran
büyük bir yenilgiye yol açabilir görünüyor.
[i] Formül
ve ilgili tartışma için yakın dönemli bir çalışma olarak bkz. Sotiropoulos, D.,
Milios, J. ve Lapatsioras, S. (2014) “An Outline of a Progressive Resolution to
the Euro-Area Sovereign Debt Overhang: How a Five Year Suspension of the Debt
Burden Could Overthrow Austerity”, Levy
Economics Institute, Working paper no 819, Annandale-on-Hudson, NY