Sıklıkla gündeme gelen 'peki o zaman çözüm ne' sorusu üzerine birkaç hatırlatma yapayım:
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
Kriz Notları Facebook Sayfası
▼
31 Ağustos 2018 Cuma
28 Ağustos 2018 Salı
Ankara’nın Seçenekleri Neler?
Bayram tatili nedeniyle ara verilen kriz gündemi, Eylül ayı ile birlikte yeniden yoğunlaşacak. Geçen haftaki yazıda, ekonomi yönetiminin krize müdahalesini beş madde ile özetlemiştim. Bu yazıda, 10 Ağustos’ta zirveye varan döviz krizi sonrası ekonomi yönetiminin önündeki seçeneklere değineceğim.
22 Ağustos 2018 Çarşamba
Krizin Gidişatı ve Kurtarma Planının İçeriği
Ekonomi yönetimi, 10 Ağustos günü TL’nin yüzde 15’i aşan değer kaybından sonra, takip eden Pazartesi (13 Ağustos 2018) gününden itibaren sürece müdahale etmeye başladı. Bu yazıda, beş madde ile krizin gidişatını özetledikten sonra, ekonomi yönetiminin krize müdahale patikasını belirleyen yapısal sınırlara değineceğim. Böylelikle, mevcut iktidarın faiz politikasının ‘ekonominin gereklerini bilmek’ ile ilgili olmadığını bir kez daha vurgulama fırsatı bulmayı umuyorum.
18 Ağustos 2018 Cumartesi
Lira’s Downfall is a Symptom: the Political Economy of Turkey's Crisis
Turkish Lira lost almost 45 per cent of its value against the U.S. Dollar in 2018. The losses accelerated notably in recent months and particularly in the second week of August, which included the two days in which Lira lost the most against USD since the 2001 crisis.
Suddenly, it became “all about Turkey” as the Bloomberg commentators said and many pundits expressed their opinions about the reasons as well as the dire consequences of a currency crisis.
The first stage of the international financial crisis in 2008-09 was followed by the Eurozone crisis (2010-12). Increasing volatility in the markets of global South, which began by 2014 can be seen as the third stage in such a periodization. We believe that the downfall of Turkish Lira against this background is a symptom of macroeconomic problems and the policy responses of the last decade. In other words, Turkey’s 2018 crisis occurred as a combination of the impact of the tightening global dollar liquidity conditions, the choices of policymakers particularly in recent years and the inability to formulate a new economic model to overcome the crisis of accumulation, unfolding right now in Turkey.
17 Ağustos 2018 Cuma
2018 Krizinin Ekonomi Politiği
Toplam üç yazıdan oluşan bu yazı dizisi ile, 24 Haziran sonrasında gerçekleşen siyasi rejim değişikliğinin ekonomi politikasının ne olabileceğini ya da bir başka ifadeyle yeni siyasi rejimin birikim modeli krizini aşıp aşamayacağı konusu ile ilgili seçenekleri değerlendiriyorum.
İlk yazıda, tıkanan birikim modeline yama yaparak eskiye dönüş anlamına gelecek bir IMF programının ya da IMF anlaşması olmadan kurgulanacak bir istikrar programının, mevcut sorunları sadece erteleyebileceğini vurguladım. Bu seçeneğin hayata geçmesi, birikim rejimi krizini yaratan kısırdöngüye dönüş anlamına gelir.
İkinci yazıda da, masadaki seçeneklerden bir diğer olan ‘kalkınmacı devlet’ modeline geçişin, mevcut Türkiye şartlarında ne kadar uygulanabilir olduğu konusunu ele aldım. Çıkan sonuç, devlet kapasitesindeki zaaflar ve strateji eksikliği nedeniyle bu tip bir modelin uygulanabilir olmadığı idi.
Bu yazıda, ne tam olarak ana akım istikrar programının uygulanabildiği ne de kalkınmacı devlet modeline geçilebildiği günümüz yapısal kriz koşullarında, yeni kurulan rejimin ekonomik yönelimini nasıl tanımlayabileceğimiz üzerinde duracağım. Bu şekilde, TL’deki değersizleşmeye neden müdahale edilemiyor? ya da ekonomi politikasının ‘kilitlenmesinin’ nedeni ne? gibi soruların da yanıt bulacağını düşünüyorum.
13 Ağustos 2018 Pazartesi
Türk Lirası’nı kim kurtaracak?
İlginç zamanlardan geçiyoruz. Herkes Türk lirasını
kurtarmak istiyor. Ama Türkiye’de iktidar ekonomik bünyenin sağlam olduğunu
iddia ediyor, bazı muhalefet milletvekilleri de Türkiye’ye komplo kurulduğu
düşüncesini savunuyor.
12 Ağustos 2018 Pazar
İki Farklı AKP ve Otoriterleşme
2002-2018 arası AKP hükümetlerini iki dönemde incelemek oldukça yaygın. Bu yaygın dönemlendirmeye göre 2002 ile 2008 krizi arası ilk dönemde, demokratikleşme ekonomik büyüme ile el ele gitti. Yine bu yaklaşıma göre 2008 sonrası, özellikle de 2010 referandumu sonrasında AKP yönetimi otoriterleşmeye başladı; geçen yılki referandum ve 24 Haziran seçimleri ile birlikte tek adam rejimine geçildi. Bu tip yakın tarih okumaları pek çok açıdan eleştirilebilir. Ancak bu yazıdaki konumuz açısından en büyük eksiklik, bu dönemlendirmeyi kullanan analizlerin iki dönem arasındaki ilişkiyi ve ilkinden ikinciye dönüşümün nedenlerini ve bu dönüşüm nasıl gerçekleştiğini yeterince açıklığa kavuşturamamalarıdır.
Ne oldu da ekonomik büyümeyi getiren ve ülkeyi (sözde) demokratikleştiren AKP birdenbire otoriterleşti ve sonra rejim değişimine kadar varan bir tek adam yönetimi geldi? İkinci AKP, ilk AKP’den bir “sapma” mı? Yoksa ikinci AKP ilk AKP’nin “özü” mü? Her iki dönem, sınıfsal güç dengeleri açısından bir farklılığa mı işaret ediyor? Her iki dönemdeki devletin içsel yapılanması nasıl değişti? Bu tip sorular çoğaltılabilir, çoğaltılmalı da. Bu yazıda, doğal olarak, tartışmaya nihai bir nokta koyma iddiası yok. Aksine tartışmayı daha da açmak için bir düşünce egzersizi ile “buraya nasıl geldik” sorusunun olası yanıtlarından bazılarını gündeme getirerek, Türkiye’deki değişimin, dünyada Türkiye’ye benzeyen ülkelerdeki değişimle benzerliğine işaret edeceğim.
10 Ağustos 2018 Cuma
Üç kuruşumuza da çökecekler mi?
Hafta sonu katıldığım bir seminerde yaklaşık iki saat boyunca Türkiye ekonomisinin sorunlarına dair görüşlerimi paylaştım. Seminer sonunda, şaka yollu, doların akıbetini soran bir katılımcıdan sonra, yanıma usulca yaklaşan bir dinleyici çekimser de olsa sorma ihtiyacı hissetti: “6 olur değil mi?”. Bu, bir sorudan ziyade endişe ifadesiydi. Bütün göstergelerin kötüye gitmesi ve sürüklenme duygusu, kanımca “dolar yükselecek mi?” sorusunun arkasında heyula gibi dikilen şu endişeyi güçlendiriyor: Yabancı para mevduatlarına, üç kuruş birikimimize bir el atma söz konusu olur mu?
Yeni Rejim ve ‘Kalkınmacı Devlet’
Geçen haftaki yazıda, ekonomideki güncel sorunlarına çözüm olarak hazırlanan bir istikrar programının çözüm değil, benzer sorunları yaratan bir kısırdöngüye dönüş anlamına gelebileceğinin altını çizmiştim. Gerçekten de, son dönemde sıklıkla dile getirilen ‘IMF programı’ seçeneği, Türkiye ekonomisindeki birikim modeli krizini aşmaktan çok, zaten krizde olan mevcut birikim modelinin devamını sağlamaya yönelik olacaktır.
Geçen hafta kaldığım yerden devam ederek, bu yazıda şu soruyu ele alacağım: 24 Haziran sonrasındaki siyasi rejim değişikliğini, yapısal krizi aşmaya dönük ve ‘kalkınmacı devlet’ modeline yönelen bir devlet-kurma girişimi olarak görebilir miyiz?
9 Ağustos 2018 Perşembe
Kriz Mi? Hangi Kriz?
Kriz var mı yok mu, TL'deki bu hızlı değersizleşme nelere yol açabilir gibi konularda birkaç kısa ek bilgi vererek, güncel kriz dinamiklerini açıklayabilmek için bir çerçeve taslağı sunacağım.
7 Ağustos 2018 Salı
Kur Şokundan Döviz Krizine
Türkiye ekonomisi çok kritik bir dönemden geçiyor. TL'nin hızla değersizleşmesi, firmaların kur riskini daha da artırdı. Riskin büyüklüğü ile ilgili bir kaç veri vererek, firmaların neden bu kadar borçlu hale geldiğinin nedenlerine işaret edeceğim.
6 Ağustos 2018 Pazartesi
10 Soruda 2018 Ekonomik Krizi
Türkiye ekonomisi hızla bir ekonomik daralmaya doğru ilerliyor. Resesyonun ne kadar sert olacağı ve ne kadar uzun süreceği henüz netleşmiş değil. Durumu daha da zorlaştıran, daralmanın yüksek enflasyon ortamında gerçekleşme ihtimalinin yükselmesi, yani stagflasyon riski. Bu yazıda ekonomik darboğazı yaratan somut işleyiş mekanizmalarını, son dönemdeki ekonomik ve siyasal gündem ile birleştiren bir değerlendirme yapacağım.
İstikrar Programı Yapısal Krizi Aşabilir Mi?
Yeni siyasi rejimi inşa faaliyeti hızla sürüyor. Son olarak Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın başına eski Maliye Bakanı Naci Ağbal getirildi. Strateji ve Bütçe Başkanlığı, esasında eski Devlet Planlama Teşkilatı’nın (sonrasındaki Kalkınma Bakanlığı’nın) görevini üstleniyor. Başkanlık “kalkınma planı, Cumhurbaşkanlığı Programı, Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Plan, Cumhurbaşkanlığı yıllık programı ile sektörel plan ve programları Hazine ve Maliye Bakanlığı ile müştereken hazırlayacak ve makro dengeleri oluşturacak.”
TL'deki hızlı değersizleşmeye neden müdahale edilmiyor?
TL'deki hızlı değersizleşmeye neden müdahale edilmiyor? sorusu yeniden gündeme geldi. Bir kaç kısa hatırlatma yapmak istedim.
Yaşanan bir birikim modeli krizi. Bu tip kriz konjonktürlerinin en önemli belirtisi, ekonomi yönetiminin müdahale seçeneklerinin sınırlanmasıdır.
2 Ağustos 2018 Perşembe
Varlık Fonu ne yapıyor? Hani kuşlar, ağaçlar?
“Piyasada bahar rüzgârı” ifadesini görünce etrafıma bakınıyorum: Hani kuşlar, ağaçlar, bin bir renkli çiçekler? Click-bait manşetler bir yana, böyle bir rüzgâr beklentisi diğer yandan da kuruluşunun üzerinden 2 yıl geçmiş Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile ilişkilendiriliyor. TVF sitesinde ise, kurumun ne yaptığına ve yapacağına dair aylardır aynı ifadeler bulunuyor. Ben de yeni kostümlerine alışamamış devlet nobranlığı ile tekrar karşılaşınca bazı soruları sıralama vaktidir diye düşündüm.