Kriz Notları Facebook Sayfası

3 Ekim 2018 Çarşamba

3 Grafikte Ekonomik Gidişat

Ekim ayının ilk günlerinde, ekonomik gidişata dair önemli veriler açıklanmaya başladı. Üç veri ile geldiğimiz noktayı ve gidilecek istikameti görebiliyoruz.

Sert Ekonomik Yavaşlama

İlki Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verisi. İstanbul Sanayi Odası, PMI Endeksini şu şekilde açıklıyor:

'Manşet gösterge; yeni siparişler, fabrika çıkışları, istihdam, tedarikçilerin teslim süresi ve satın alma stokları gibi göstergelerden elde edilmektedir. 50,0 değerinin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde genel anlamda iyileşmeye işaret etmektedir'.
Ekim ayında açıklanan PMI verisi aşağıda.


PMI endeksi Eylül ayında 42,7’ye geriledi. Daha da kötüsü üst üste altıncı ayda endeks eşik değeri 50’nin altında seyrediyor. PMI ile ekonomik büyüme verisinin özellikle de sanayi üretiminin birbiri ile paralel hareket ettiğini düşünürsek, beklentinin çok ötesinde, sert bir ekonomik daralmanın yaşanmakta olduğunu görebiliriz. 

İlk grafiğin sonucu, sert bir ekonomik daralmanın çoktan başladığı.

TÜFE Kontrol Dışı

İkinci veri TÜİK'in açıkladığı enflasyon verisi içinde yer alan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE). TÜFE'de tam anlamıyla döviz krizinin etkileri görülüyor. Enflasyon çok sert şekilde artmış. 2013'ten bu yana ilk 9 ayın verilerini çıkardım, aşağıdaki grafikten de görüldüğü gibi Türkiye ekonomisi döviz krizinin etkilerini yaşamaya devam ediyor.


İkinci grafiğin sonucu, hayat pahalılığın hızla arttığı ve geliri enflasyon oranı üzerinde artmayan geniş toplum kesimlerinin alım güçlerinin reel olarak gerilediği.

ÜFE Toplu İflasları İşaret Ediyor

Üçüncü veri Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE). ÜFE'deki artış bize iki şey söylüyor.


  1. TÜFE artmaya devam edecek.
  2. Talebin daraldığı ortamda üreticiler bu fiyat artışını tüketiciye yansıtmakta zorlanacaklar. Bu, toplu iflasların ve dolayısıyla da kitlesel işsizliğin kapıda olması anlamına gelir.

Krizin Adı: Stagflasyon

Bu üç veriyi birleştirdiğimizde, Türkiye ekonomisinin bir stagflasyon krizine girdiğini görebiliyoruz. Türkiye 2013'ten beri bu noktaya, yani stagflasyonist sıkışma durumuna üçüncü defa geliyor. 2014'teki süreci şurada, 2017'dekini burada, sonuncusunu da şu yazıda değerlendirmiştim, ilgilenenler önceki yazılara göz atabilir.

Gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.