Artık adını koymak gerekiyor: Türkiye ekonomisi krizde ve
krizin adı, stagflasyon. Yani, ekonomik durgunluk ile enflasyonun aynı anda
yaşanması. Türkiye ekonomisi Ocak 2014 sonrasında da bu noktaya gelmişti ancak küresel konjonktürün etkisiyle kriz dinamikleri
ötelenmişti. Uluslararası konjonktür Ocak 2017’de, 2014’tekinin tersine
çalışıyor. Aşağıda beş madde ile gelişmeleri özetledim.
1. Ekonomik
Durgunluk Derinleşiyor
Türkiye İstatistik Kurumu’nun milli gelir hesapları ile
ilgili yaptığı güncellemedeki soru işaretleri hala aydınlanmış değil. Ancak
karşımızdaki tablo şu: Eski seriden izleyebildiğimiz durgunluk eğilimi yeni
seri ile de izlenebiliyor. 2016’nın üçüncü çeyreğinde daralma gerçekleşti.
Güven anketlerine bakılırsa, ekonomik aktivitedeki daralma dördüncü çeyrekte de
sürecek. Böylelikle 2016’nın ikinci yarısında kriz “resmi olarak” da başlamış
olacak. Önümüzdeki risk, bunun 2017’ye de taşınması.
2. Enflasyon
Artmaya Devam Ediyor
Fiyatlar genel seviyesindeki istikrarlı artış, yani
enflasyon, ekonomik durgunluğa eşlik ediyor. Bunun nedeni TL’nin hızlı
değersizleşmesi. Türkiye ekonomisinin dövize bağımlı üretim yapısı, ekonomik
yavaşlama ortamında dahi enflasyonun artmasını mümkün kılıyor.
3. Krizin
Adı Stagflasyon
Ekonomik durgunluk ile enflasyon artışının aynı anda
yaşanması durumuna stagflasyon adı veriliyor. Stagflasyon esas olarak 1970’li
yıllarda ABD’deki krizi tanımlamak için kullanılmıştı. Ancak özellikle 2008 küresel
krizinin üçüncü aşaması olan “yükselen piyasaların düşüşü” ile yeniden gündeme
geldi. Ocak 2014’teki sıkışmada, krizin stagflasyon şeklinde gelişebileceğini ileri sürmüştüm. Şimdi artık bunu somut verilerle de destekleyebiliyoruz.
Ocak 2014’te Merkez Bankası’nın olağanüstü toplantısı ile
yapılan yüksek oranlı faiz artışı ile yapılan müdahalenin olumlu sonuç
vermesinin iki nedeni vardı: (i) petrol fiyatlarındaki sert düşüş, (ii) sermaye
hareketlerinin canlılığını sürdürmesi. Bu iki koşul sayesinde uluslararası
konjonktür Türkiye ekonomisindeki stagflasyonist sıkışma ötelenebilmişti. Ancak
şimdi bu iki koşul da ters yönde çalışıyor.
4. Ekonomi
Faiz ile Döviz Arasına Sıkıştı
2000’li yıllarda uygulanan ekonomi politikalarının bir
sonucu olarak ekonomi faiz ile döviz arasında sıkıştı. Bu sıkışmanın anlamı şu:
Ekonomik durgunluğa karşı faizleri düşürme önerisi, TL’nin daha da
değersizleşmesine neden oluyor. TL’deki değersizleşme ise enflasyonu
körüklüyor. Tersi durumda, yani TL’deki değersizleşmesi önlemek için faizlerin
artması durumunda ise, zaten daralan ekonominin uzun süreli bir daralmaya
yuvarlanması ihtimali var. Kısacası, ekonomi politikası kilitlenmiş durumda.
5. Müdahale
Alanı Daralıyor
Ekonomi yönetimi, bu sıkışmaya karşı üç koldan müdahale
ediyor: (i) kredi olanaklarının kolaylaştırılması, (ii) teşvikler, (iii) vergi
indirimleri. 2017 bütçesi, kamu olanaklarının kullanılarak stagflasyonist
döngünün kırılması yönünde çaba sarf edileceğini gösteriyor. Ancak bunun bir
sınırı var. Müdahale alanı daralıyor.
Bu yazı,
05.01.2017 tarihinde Gazete Duvar’da yer aldı. Erişim: http://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/01/05/5-maddede-turkiyenin-krizi/