Kriz Notları Facebook Sayfası

24 Haziran 2015 Çarşamba

Syriza Havlu Attı!

22 Haziran günü Çipras’ın imzasıyla Troyka’ya iletilen yeni teklif Syriza’nın kendisini iktidara getiren talepleri gözardı ettiğinin ve görüşmelerin bu aşamasında resmen havlu attığının belgesi niteliğinde. Ancak bu anlaşmanın Yunan parlamentosunda geçmesi o kadar da kolay değil. Zira Troyka’nın bazı ufak tadilatlarla kabul etmesi durumunda varılacak anlaşmanın Yunan parlamentosundan geçebilmesi, ancak borçların bir kısmında yapılacak bir saç tıraşı (haircut) ile sağlanabilir. Bu hafta sonuna kadar sürecin nasıl sonlanacağını göreceğiz.


Taslak Ne Öneriyor?
Taslak, kemer sıkma tedbirlerinin sürdürülmesini öngörüyor. Bu anlamda Syriza’nın müzakereler sürecinde ilan ettiği kırmızı çizgiler ihlal edilmiş durumda. Özelleştirmeler, emek piyasası reformu ve emeklilik reformu gibi alanlarda seçim öncesi verilen sözler büyük ölçüde unutulmuş görünüyor. Bu haliyle Troyka’ya önerilen taslak büyük ölçüde Syriza’nın yönetici elitinin havlu attığını belgeler nitelikte.

Taslakta, savunma harcamalarının kısılması, kurumlar vergisinin küçük bir oranda artırılması, lüks tüketimin vergilendirilmesi, yıllık geliri 30 bin Avro üzerinde olanlardan “dayanışma” vergisi ve 500 bin Avro’dan fazla kâr eden firmalardan yüzde 12 ek vergi alınması gibi önlemleri içeriyor. Ancak bunlara rağmen, yine de yeni yaratılacak gelirin üçte ikisi KDV ve emeklilik reformu gibi emekçileri yakından ilgilendiren alanlardan gelecek.


Kaynak: http://s.kathimerini.gr/resources/article-files/protasi--2.pdf 


Sola Kapalı Neoliberal Avrupa
Buraya nasıl gelindiği üzerine farklı açıklamalar yapılacaktır. Bunlardan biri Syriza’nın yürüttüğü müzakere siyasetindeki hatalardır. Zira süreci büyük ölçüde görüşmeci ekonomi kurmaylarının kabiliyetine bırakmak yerine, teknik müzakereleri politikleştirip, Avrupa genelinde emekçilerin kaderlerini değiştirebilecek bir süreç olarak örgütlemek için daha fazla çaba gösterilebilirdi. Ancak mesele basit taktiksel hatalar düzeyinin ötesinde. 

Syriza'nın bu mağlubiyeti, mevcut Avrupa sisteminin sola kapalı olduğunu tescilledi ve 2008 krizi ile iflas ettiği ortada olan neoliberal projenin daha da derinleştirilerek uygulandığını ortaya koydu. C. Lapavitsas, Syriza’nın bugünkü manifestosunun, tarihsel olarak 30 yıl önceki Pasok’tan bile geri düzeyde olduğunu vurguluyor. Tüm bu mutedil yanlarına rağmen Syriza'nın taleplerinin Alman sermayesi tarafından reddedilmesi ve sonrasında da havlu atmaya zorlanması, Brüksel'de neoliberal bağnazlık dışında herhangi bir seçeneğin kabul görmediğini ortaya koydu. Bu anlamda Syriza üzerine uygulanan baskı muazzam düzeydeydi.


Sonrası
Yunan parlamentosu tarafından kurulan Borç Hakikat Komitesi, ülkelere verilen borçların, o ülkelerdeki insanların hayatlarını kötüleştirici, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi haklarını aşındırıcı koşullar içermesi durumunda bunun gayrı meşru olarak değerlendirilebileceğini savunuyor. Ancak Syriza’nın ekonomi yönetimi ve görüşmeci kadrosunun böyle düşünmediği açık. Bu hafta içinde Syriza’nın önerdiği bu teklifin AB organlarınca değerlendirilmesi sonrasında bir anlaşmaya varılması beklenebilir. Her ne kadar Troyka’nın dayatmalarını yerine getirse de, teknik değerlendirme sonrasında Syriza’nın önerilerini yetersiz bulan ve bazı kalemlerde kemer sıkmanın artırılmasını isteyen burun sürtme yönündeki talepler listesiyle karşılaşabiliriz.

Ancak bu aşamadan sonra anlaşmanın uygulanabilir olmasını sağlayacak olan mevcut borçlarda yapılacak olası bir “saç tıraşı” (haircut). Verdiği tavizler sonucunda Pasok'laşma yolunda hızla ilerleyen Syriza yönetici ekibi, bu anlaşmayı partiye kabul ettirebilmek ve sonrasında da parlamentodan geçirebilmek için Troyka’dan bir miktar da olsa borç silme garantisi koparması gerek. Aksi takdirde bu anlaşmanın parlamentodan geçmesi pek mümkün görünmüyor.


Ocak sonunda Syriza iktidara geldiğinde, olası en kötü senaryonun Syriza’nın iktidara geldikten sonra ana-akımlaşarak yükselen toplumsal muhalefeti soğurmanın bir aracı haline gelmesi  olacağına işaret etmiştim. Ki bunun dolaysız sonucu ırkçı parti Altın Şafak’ın daha da güçlenmesi olacaktır. Syriza deneyimi, çok kısa bir sürede parti yöneticilerinin elinde bu olumsuz senaryonun hayata geçmesi yönünde ilerledi. Bu süreci durdurabilecek tek güç, Syriza’yı iktidara taşıyan sosyal hareketlerin yeniden sürece müdahil olmasıdır.