2016, kapitalizmin tarihi boyunca finans kapitalin en
güçlü olduğu yıl olarak tarihe geçecek. Bunun nedeni, dünyadaki finansal
olmayan borcun, yani firma borcu, bireysel borç ve devlet borcunun toplamının 152
trilyon dolar ile şu anki dünya milli gelirinin 2 katını aşması. Finansal
olmayan firmaların da karlarını finansal alandan elde etmeye başlamasından beri,
finans kapitali alışılageldiği gibi bankaların sanayiciler üzerindeki
hakimiyeti olarak tanımlamak zor. Ancak dünya genelinde borcun gelirin iki
katını aşmasının, kreditörlerin mutlak egemenliği anlamına geldiği açık.
Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından geçtiğimiz hafta açıklanan Mali İzleme
Raporu’na (Fiscal Monitor, MİR) göre,
bu borcun 3’te 2’si firma borcu (s. 1). Yani özel sektör borcu kaynaklı
sorunlar, önümüzdeki dönemde olası bir borç krizinin temel dinamiği olabilir.
Dolardaki yükselmeyi bir de bu açıdan düşünün.
Ekonomiyle ilgilenmeyebilirsiniz. Ancak bu sizi ekonomik krizin sonuçlarına maruz kalmaktan muaf kılmaz.
Kriz Notları Facebook Sayfası
▼
20 Ekim 2016 Perşembe
16 Ekim 2016 Pazar
Orta Vadeli Program: Aynısının Fazlası!
Türkiye ekonomisi bir süredir yavaşlıyor. Ekonomik
yavaşlamaya karşı alınan önlemler de ardı ardına açıklanıyor. En son geçtiğimiz
hafta açıklanan Orta Vadeli Program’da da bu yavaşlamanın 2016’da süreceği resmi olarak
tespit edilmiş oldu. Bu yavaşlama eğilimlerine karşı ekonomi yönetimi ne
yapıyor diye baktığımızda ise ortada yer yer birbiriyle çelişen, belli bir
bütünlükten yoksun ve geçici, yama yapmaya yönelik önlemler bütünü olduğunu görüyoruz. Bu
sendeleme, 2000’li yıllar boyunca süren ekonomik modelin tıkanmasının emareleri.
13 Ekim 2016 Perşembe
G7 Zirvesi ve Arkwright’ın Mirası: Kapitalizmin Kalbi Tekliyor Mu?
Express'in 144. sayısında yer alan yazıyı, Kriz Notları okuyucusunun da dikkatini çekebileceği düşüncesiyle aşağıda paylaşıyorum.
Yazının künyesi şu: Ü. Akçay, (2016) “G7 Zirvesi ve Çatallanan
Yollar”, Express, (144): 40-41.
İyi okumalar.
***
Mayıs ayında dünya ekonomisi açısından iki kritik gelişme oldu. İlki 26-27 Mayıs’ta Japonya’da G7 zirvesinin 42.’sinin toplanmasıydı. Zirveye damgasını vuran temel konu küresel ekonominin giderek kötüleşen seyri idi. Hatta Japonya başbakanı Abe, küresel ekonominin yeni bir Lehman Brothers çöküşünün eşiğinde olabileceğini ileri sürdü. Mayıs ayındaki bir diğer önemli gelişme OECD tarafından yayımlanan küresel üretkenlik raporu idi. Rapora göre 1970’li yıllardan itibaren erken kapitalistleşmiş ülkelerde üretkenlik artış hızı düşüyor! Bu yazıda öncelikle G7 zirvesi ışığında küresel krizdeki güncel gelişmeleri ve merkez ülkelerde çatallaşmaya başlayan politika tepkilerini değerlendirip, ardından kapitalizmin tılsımlı gücü olan üretkenlik artışında yaşanan tıkanıklıklara krizin derinleşmesi bağlamında değineceğim.
5 Ekim 2016 Çarşamba
Parantez Kapanıyor
Dünya ekonomisi kritik bir dönemece doğru yaklaşıyor. Para
politikası, 2008’den beri krizden çıkış için neredeyse tek araç olarak kullanıldı
ve 2016 itibariyle para politikası ile yapılabileceklerin sonuna geliniyor. Sekiz yıllık bu deneyin sonucunda faizlerin sıfıra
hatta negatife çekilmesinin etkisi, sadece krizi ağır çekimde yaşamamızı
sağlamak oldu. Şimdi, 2009’da faiz indirimleri ve miktarsal genişleme
programlarıyla açılan parantez kapanmak üzere ve parantez kapanırken, öncesine göre daha iyi bir
durumda değiliz.