8 Aralık 2011 Perşembe

birimiz hepimiz, hepimiz Europa için!


Zeus, Girit’e kaçırdığı Europa’ya adanın koruyucusu olan Talos, avının peşini bırakmayan bir köpek ve hedefi hiç ıskalamayan bir mızrak bırakır. Bu tanrıça figürünü her fırsatta kullanan Avrupa Birliği içinse işler mitolojideki gibi gitmiyor. Yine de kapitalizmin ve finansal piyasaların hediyesi krizle başa çıkmaya çalışırken elinde avucunda ne varsa kullanan AB teknokratları koruyucu finansal düzenlemeler, hedefinden vazgeçmeyen bir mali disiplin ve bu disipline uymayanları dürtecek bir ceza sistemi üzerinde kafa yormaya devam ediyorlar. Bu çabanın politikacılarda somutlaşmış bir ismi de var artık: Merkozy (Merkel + Sarkozy). Ancak buna gelmeden önce teknokratikleşme ve finansal disiplini tüm topluma dayatmanın başka örnekleri üzerinde durmak gerekiyor.


Finansal sektör çıkarlarının kamu çıkarı ile özdeşleştirilmesi süreci her toplumda farklı seyir izlerken uluslararası kurtarma planlarının tökezlemesine de bizzat bu özdeşliğin kurulma süreci katkıda bulunabiliyor. Slovakya’da ve bütün Avrupa’da ortalığı kısa bir süreliğine karıştıran oylamayı ve sonrasındaki “Ficova” (Fico + Radicova) olayını ele alalım. Euro bölgesinin nüfusu az, yurtiçi hasılası nominal olarak küçük ülkesi Slovakya'da kırılgan koalisyon hükümeti ilk kadın başbakan Radicova önderliğinde 2010'da kurulduğunda Slovak Demokratik ve Hristiyan Birlik, merkez sol olarak görülen ve Robert Fico liderliğindeki Yönelim - Sosyal Demokrasi karşısında aslında son derece zayıf bir seçim performansına dayanarak iktidara geçmişti. Sağ ve liberal partilerin koalisyonu, muhalefetten Euro bölgesinde daha fazla mali disiplin sağlayacak kurtarma paketlerinin oluşturulması ve yeniden yapılanma konusundaki önerilerine destek gelmesine karşın kendi içinde bir bütünlük de sergileyemiyordu. Serbest piyasacı Özgürlük ve Dayanışma'nın lideri Richard Sulik koalisyonda yer almasına karşın Avrupalıların vergilerinin "har vurup harman savuran" ülkelerin kurtarılması için kullanılmasının zinhar uzak durulması gereken bir tür piyasaya müdahale anlamına geldiği inancını koruyordu.

Ekim ayındaki kriz görünürde koalisyon ortaklarının anlaşamaması ve bunun nihayetinde Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nun (European Financial Stability Facility – EFSF) imkanlarının genişletilmesi ve Yunanistan vb.nin kurtarılması doğrultusunda kullanılması planının oylanmasında açığa çıkması şeklinde görünüyor. Ancak bu tespiti birkaç adım ileri götürmeyince, Ekim ayı ortasında çokça görüldüğü gibi Avrupa ekonomisinin yüzde birini temsil eden Slovakya işlerin yolunda gitmesine taş koymuş başka bir şımarık çocuk gibi resmedilebiliniyor. Joachim Becker vd.nin 2010 tarihli “Peripheral Financialization” çalışmalarındaki özetinden anladığımız üzere Slovakya'da özelleştirmeler ve hükümet aracılığıyla yaratılan imkanlar sayesinde bir kaynak aktarımı süreci devam ederken, krize kadar geçen bir onyıllık süreçte neoliberaller ve sosyal liberallerin ittifakı emeklilik sistemini özelleştirip düşük ücret ve ihracat yönelimi aracılığıyla bir neoliberal yeniden yapılanma peşinde gidiyordu. Bu yapılanma aynı zamanda hanehalkı gelirine oranla yükümlülüklerin üç kat artışına ve borç içinde yüzen düşük gelirli bir toplumun ortaya çıkmasına katkıda bulunuyordu.

Bu arka plana yerleştirilmiş bir siyasi çok parçalılık polikacıların neoliberal hegemonya içinde kalarak manevralarda bulunması için olanaklar sunuyor. Euro bölgesinde sıkı bir mali disiplin ve müflis konuma yaklaşmış devletlerin kamusal varlıklarının yağmalanması konusunda hemfikir politikacıların anlaşmazlıkları, Slovakya’nın yeni devşirilen istikrar mekanizmalarına ya da halihazırdaki fon olanaklarına ne kadar katkıda bulunacağı üzerinde dönüp duruyor. Erken seçim şartıyla EFSF’nin olanaklarının arttırılması oylamasında evet oyu vereceğini açıklayan ana muhalefet lideri Robert Fico ile EFSF’nin olanaklarının genişletilmesini sosyalist bir proje olarak sunan Özgürlük ve Dayanışma lideri Sulik arasındaki fark kamu politikalarının belirlenmesinde piyasalara tabiyet anlayışının hakim rengi verdiği skala içinde farklı tonlar olarak duruyor. Birkaç gün sonra gerçekleşen ikinci oylamada planın kabulü sonrasında Mart 2012’deki seçimlerin yeni bir hükümet oluşumuna vesile olacağı kesin; ancak Radicova ve Fico arasındaki işbirliğinin simgelediği teknokratik siyaset anlayışı Radicova koltuğunu parti içindeki muhalefete kaptırsa da devam edecek gibi görünüyor.

Slovak siyaseti içinde Sulik gibi siyasetçilerin tepkileri insanların temel bir algılarına hitap etmeye çalışmakta. Ülke ekonomisinin durumunu hane gelir gider dengesi üzerinden algılayan çoğu emekçi, bütçeye 3 milyar Euro’dan daha fazla yük getirecek bir kurtarma planının kendileri için daha fazla vergi ve daha fazla borç anlamına geleceğini düşünüyorlar. Burada Ficova siyasetinin manevrası ise bu tepkileri genel bir mali disiplin içine sokulan Avrupa ve tabi Slovakya’nın nurlu ufuklara doğru koşacağı ve dışarıdan kaynaklı bu krizin bitmesi durumunda Slovakya’da işlerin tüm Avrupa ile birlikte düzeleceği inancının yaygınlığını korumasından güç alıyor. Slovakya’da toplu bir şekilde istifa etmeye başlayan doktorlar ve Slovakya’nın borçlanma maliyetindeki kıpırdanma Avrupa borç krizini kapsamanın teknik bir iş olduğuna ve başka çare olmadığına iman etmişlerin planlarını Mart 2012’den önce bozabilir.

Burada da Avrupa’nın başka yerlerindekine benzer bir şekilde krizin yeniden yapılanma ve daha fazla mali disiplin için kullanılmasına dair bir hikaye var. Kriz, Slovakya’da başlamamış olsa da, “hepimizin” çıkarının nerede yattığına dair ortada dolanan sorulara finansal sektörün iyileştirilmesi ve Avrupa finans sisteminin çalışır hale getirilmesi üzerinden cevaplar üretmek için kullanılıyor. Gerçek ve maddi yaşam koşullarımızla kurduğumuz ilişki finansal sektörün dolayımından geçtiği ölçüde biz de bu cevaplara katılmaya hatta Merkozy – Ficova vb.nin sunduklarının hararetli savunucuları olmaya başlıyoruz. AB teknokratları krize cevap üretememiş olsalar da sistemi koruyup kollama görevini başarıyla ifa eden bu tarz bir politik-kurucu ilişkiyi tartışmaya devam edeceğiz.