29 Eylül 2011 Perşembe

Boçlanma Paradoksu ya da Devletlerin İflası

Şu sıralar gözler Avrupa üzerine odaklanmış olsa da, ABD'den gelen açıklamalar kafaların iyice karıştığını gösteriyor. İşler giderek sarpa sararken, çözüm için yapılan önerilerde de ciddi bir açmazla karşı karşıya kalınmış durumda: Borçlanma parakdoksu!

28 Eylül 2011 Çarşamba

Dünya Krizi Gölgesinde Türkiye: Sahi, Bize Ne Oluyor Kuzum!

Hafta başından itibaren yine Yunanistan ve ABD bağlamında pek çok önemli gelişme yaşandı. Ancak bugün dünyada yaşanan gelişmelere değil Türkiye'ye odaklanarak, dünya krizinin gölgesinde Türkiye'nin bu krizden etkilenme biçimlerine bakacağız. Evet, bugünkü sorularımız şunlar: Dolar neden yükseliyor, büyüme ve işsizlikte önümüzdeki dönemlerde neler yaşanacak? 2001 sonrası oluşturulan modelin sonuna mı gelindi?

27 Eylül 2011 Salı

bir itiraf ve yeni bir plan

Finansal piyasalara bakıldığında büyük bir kaosun eşiğinde olduğumuz söylenebilir. Alessio Rastani 26 Eylül sabahı BBC news’te durumu özetledi: “Bir itirafta bulunmam gerekirse üç yıldır bu anı düşlüyorum. Her gün yatağıma gidiyor ve başka bir resesyonu düşlüyorum”.

23 Eylül 2011 Cuma

resesyon mu, savaş ve enflasyon mu?

Jonathan Nitzan ve Shimson Bichler II. Dünya Savaşı sonrası kapitalizmin pusulasının enflasyon olduğunu vurgulayan çalışamalarında yeni bir sistemin farklılaşmacı (differential) bir birikim mantığı ile biçimlendiğini gösteriyor. Depresyon tuzağına geri dönmemenin koşulu hükümetlerin paranın değer yitirmesine razı olması. Ne de olsa parasal genişlemeye aynı oranda eşlik etmeyen bir mal ve hizmet üretimi de yıllık bileşik büyüme oranını (compound annual growth rate) % 3’ün üzerinde tutabilir.

20 Eylül 2011 Salı

Bir Ay Sonra Krizin Neresindeyiz?

2008 krizinden sonra yeniden toparlanma ve dünya ekonomilerinin yeniden büyüme trendine girişi beklenirken, 2011 yılının Ağustos ayında, Avrupa ve ABD'deki devlet borçları konusu, ikinci dip beklentilerini güçlendirdi. Önceki krizde bankaları kurtaran devletlerdi. Özel zarar, merkez bankaları aracılığıyla toplumsallaştırıldı, kamu borcu haline getirildi. Şimdi tek tek ülkeler kamu borcunu ödeyemez hale geldiklerinde, onların zararlarını sosyalleştirecek haminin kim olacağı ise meçhul. Yani bankalar battığında merkez bankaları kurtarır, küçük ülkeler battığında büyük ülkeler yardıma koşar. Ancak büyük ülkeler battığında - ki bu aktüel bir olasılık- ne olacağını henüz kimse bilmiyor. Muhtemelen, krizin bu kadar yakın ve yıkıcı olarak geldiğinin "hissedilmesinin" ardında cevabı bilinmeyen bu soru yatıyor[1].

14 Eylül 2011 Çarşamba

kriz sahnesinde devam eden kötü oyunculuklar!

Yunanistan’ın kamu borcu ve iflası ile ilgili söylentiler ve beklentileri Yunan trajedisine benzetenler bu hikayenin Yunanistan’dan kaynaklandığını ima ettikleri oranda yanlış bilgilendirmede bulunuyorlar. Hikayenin gidişatı nedeniyle böyle bir çıkarımda bulunmak da yanlış.

13 Eylül 2011 Salı

Türkiye'nin Büyüme Rekoru, Avrupa'nın Krizi ve Obama'nın Kurtarma Planı

Geçtiğimiz hafta Obama'nın krizden çıkış için hazırlanan planı açıklaması, piyasalardaki sert düşüşleri engelleyemedi. ECB'deki Alman üyenin istifası, Almanya'nın Eurobond konusunda isteksizliği olarak algılandı ve kriz beklentileri yine arttı. Yunanistan konusundaki yeni çılgınlığın adı ise şu: Bu hafta sonu Yunanistan batacak!Türkiye ise ilk çeyrekten sonra ikinci çeyrekte de dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer aldı.