8 Ağustos 2011 Pazartesi

Bugün Ne Oldu?

Güne tüm dünya genelinde büyük düşüşlerle başlayan piyasalar, AB merkez bankasından, G7 demeçlerinden, Obama'nin sakinleştirici çağrılarından ve en önemlisi dün Greenspan'in yaptığı aciklamadan huzur bulamadi. Avrupa, Asya ve ABD'de ortalama %3 düşüşle günü kapattı. Hadi diğerleri neyse de, Greenspan'in açıklamalarından değil piyasalar, kimsenin huzur bulması gerçekten de mümkün değildi!
Türkiye'de ise günlük %7.2'lik, haftalık olarak baktığımızda ise % 15'e yakın oranda borsa kayıplarının yaşandığı bir gün oldu ve hatta borsanın kapatılması gündeme geldi.
Sahi, onca toz dumanı biraz aralarsak, bugün ne oldu ?

Avrupa Merkez Bankası, İtalya ve İspanya'ya birer batık şirket muamalesi yaparak, çıkardıkları hükümet senetleriniden 2 milyar euro'luk alım yaptı. Böylelikle bu iki ülkenin boçları, Avrupa coğrafyasının genelinde sosyalleştirilmiş oldu. Bu ise, orta vadede Avrupa'da sosyal hakların biraz daha kısıtlanması ve ücretlerin aşağı yönlü olması anlamına geliyor. Bu süreçte başı çeken ülkeler olarak Fransa ve Almanya, krizden çıkışın Avrupa coğrafyasının genelinde kemer sıkma tedbirlerinin uygulanması yani emeğin sosyal haklarındaki kısıtlamalar ve devlet harcamalarının azaltılmasına bağlı olduğunu belirterek, bir çeşit IMF rolü oynamakta.

Diğer yandan İtalya'da, tüm olan bitenle ilgili muhaliflerin sesleri de giderek daha yüksek tondan duyulmaya başladı. Yakın zamanda Yunanistan parlamentosu önündeki görüntüleri İtalya'da da görmek çok mümkün. Zaten İspanya'da süregelen gösteriler Zapareto'yu giderek sıkıştırıyor. Durum böyleyken Yunanistan'da Papandreu'nun tüm çalışanları karşısına alarak yaptığını İtalya'da Berlusconi yapamayıp kemer sıkma tedbirlerini uygulayamazsa, o zaman İtalya'ya boç veren ülkeleri ve bankaları, Papa bile kurtaramayacak.

ABD ise, hala S&P'nin kararı ile uğraşıyor. Olay ABD Hazine'si ile S&P arasondaki bir söz düellosuna dönmüş durumda. Durum böyle iken bir başka önemli kredi değerlendirme kuruluşu Moody's de, S&P'nin imdadina yetişerek, eğer ABD kendisine çeki düzen vermezse kendisinin de 2013'e kadar ABD'nin kredi notunu düşürebileceğini söyledi. Tüm bunlar yaşanırken Kongre de durumun değerlendirilmesi ve bütçe tedbirlerinin genişletilmesi için yeni bir komite kurma arayışına girdi ve gözler yarınki FED toplantısına çevrildi.

Gelelim Türkiye'ye.
Aslında gün beklendiği gibi borsa düşüşleri ile başlandı ve yine beklendiği gibi düşüşlerle bitti! Ama sanırım pek muhterem piyasalarımız düşüşün bu kadarını beklemiyordu. Ve mesele dönüş dolaşıp merkez bankasının piyasayı yeterince yönlendirememesine kilitlendi kaldı.
Oysa Merkez bankası başkanı Başçı, önce "aslında çözümler gayet basit. Bir likidite desteği ve inanılır mali uyum planı gerekiyor" diyerek Avrupa'yı kurtardı, ardından da Türkiye için "Piyasada TL likidite ihtiyacında artış olursa onu kolaylıkla sağlayacak imkana sahibiz. İkinci bir kanal döviz satış ihaleleri, gerekirse tutarı artırabiliriz. Gerekli olursa tutar yarın 70 milyondolar olabilir. İhtiyaç olursa yabancı para zorunlu karşılıklarında gerekirse daha adım atılabilir. Merkez Bankası olarak biz hazırız" dedi ve "her iki yönde de faiz aracını kullanabilecek durumdayız" diye de ekledi.

Ancak tüm mesele şu: 2001'den itibaren oluşturulan değerli TL ile ithalatı kolaylaştırıp, uluslararası rekabete sermaye yoğun malları kullanarak girişmeye hevesli bir sermaye kesimi ile daha çok kur avantajından yararlanarak ihracat yapan diğer sermaye kesimi arasındasındaki kapışma sürerken MB krizin etkileri savuşturup stratejiyi devam ettirmeye çalışıyor.
Devamı yarına...