16 Aralık 2011 Cuma

Avrupa Zirvesi ve Krizden Çıkış İçin Öneriler: Sosyal Devlet Hayaletinin Çöküşü

Yaz aylarında Amerika ile başlayan, sonbahar ve kışla birlikte Avrupa'yı etkisi altına alan ekonomik kriz, bir kışla bitmeyecek gibi görünüyor. Buna karşın krizden çıkış için geliştirilen stratejiler ve önerilere baktığımızda tutarlı bir çerçeve hala görünmüyor. Kriz, IMF tarafından bile 1930'lu yıllardaki krize benzetilse de, krizden çıkış için önerilen politikaların 1930'lardakilerle ilgisi yok.

13 Aralık 2011 Salı

teknokrasi her eve lazım

Finansal piyasalarla kurduğumuz ilişki gerçek yaşam koşullarıyla kurduğumuz ilişkinin hakim rengini vermeye başlıyorsa ya da belirleyeni konumundaysa bu durumda gündelik yaşamın finansallaşmasından bahsedilebilir. Hanehalkı borcunun artması ya da borç temelli finansal genişleme enstrümanlarına atıfta bulunarak yapılabilecek tanımlara bir ek yapmak gerekirse burada piyasayla girilen ilişkinin politik ve kurucu bir nitelik taşıdığını eklememiz gerekiyor; ayrıca bu ilişkilenme tarzına müdahale edemeyen eylemlilik sonuçsuz kalarak finansal piyasaların muktedir görünümüne destek olabiliyor. Bu kaydı düşmeksizin kriz sonrasında devrimci bir duruma en çok yaklaşılan örnek olarak Yunanistan’da yeniden yapılandırma programını uygulamak üzere teknokratik bir iktidarın iş başına geçirilmesi ve göreve başlamasını açıklamakta zorlanacağımız kesin.

9 Aralık 2011 Cuma

Küresel Krizde Yeni Bir Aşama (mı?)


Ekonomik kriz ile siyasi krizin iç içe geçtiği ve giderek otoriter yönetimlerin iktidara geldiği bu süreçte, gidişatı krizin faturasını ödemek istemeyen emekçilerin mücadelesi belirleyecek[i].

8 Aralık 2011 Perşembe

birimiz hepimiz, hepimiz Europa için!


Zeus, Girit’e kaçırdığı Europa’ya adanın koruyucusu olan Talos, avının peşini bırakmayan bir köpek ve hedefi hiç ıskalamayan bir mızrak bırakır. Bu tanrıça figürünü her fırsatta kullanan Avrupa Birliği içinse işler mitolojideki gibi gitmiyor. Yine de kapitalizmin ve finansal piyasaların hediyesi krizle başa çıkmaya çalışırken elinde avucunda ne varsa kullanan AB teknokratları koruyucu finansal düzenlemeler, hedefinden vazgeçmeyen bir mali disiplin ve bu disipline uymayanları dürtecek bir ceza sistemi üzerinde kafa yormaya devam ediyorlar. Bu çabanın politikacılarda somutlaşmış bir ismi de var artık: Merkozy (Merkel + Sarkozy). Ancak buna gelmeden önce teknokratikleşme ve finansal disiplini tüm topluma dayatmanın başka örnekleri üzerinde durmak gerekiyor.

11 Kasım 2011 Cuma

Kapitalizmin Demokrasi ile İmtihanı: Teknokratlar İktidara!


Ağustos ayından itibaren yoğunlaşarak artan ekonomik krizin siyasi sonuçları ortaya çıkmaya başladı. İspanya'daki seçim karanının ardından Yunanistan'da hükümet düştü ve bugün de İtalya'da 3. Berlusconi hükümeti, istifa planını açıklaması ile birlikte fiilen sona erdi. Ancak düşen hükümetlerin yerine getirilmek istenen "teknokrat hükümetler" düşünüldüğünde, kapitalizmin sıkıştığında pek de demokrasi sevdalısı olmadığı bir kez daha görülmüş oldu.

15 Ekim 2011 Cumartesi

Dolar, Altın, Kriz: Paranın Siyasi Teorisine Doğru


Paranın ne olduğu ve işlevlerinin neler olduğu üzerine rivayetler muhtelif. İktisat teorisi, türlü matematiksel modellerle bir "pozitif bilim" olma iddiasını kanıtlamaya çalışsa da, tüm ekonominin üzerine yükseldiği zemin olan paranın detaylı bir analizini hanüz yapabilmiş değil. Bu mesele, kriz dönemlerinde daha yakıcı hale geliyor ve sorun şu düzeye gelip takılıyor: Dolar mı, altın mı?

7 Ekim 2011 Cuma

Dünya'nın Krizi, Doların Yükselmesi: Müdahale Nereye Kadar?

Obama'nın açıkladığı plan hala uygulamaya geçmedi. Avrupa'da merkez bankası "genişleyici önlemlere devam" dedi. Yunanistan'da Troyka görüşmelerinden beklenen sonuç çıkmadı. Uzun süredir bekleyen İngiltere de sonunda oyuna dahil oldu. Krizin etkisiyle ABD-Çin ilişkileri giderek geriliyor. Ve Türkiye'de merkez bankasının müdahaleleri devam ediyor. Evet, nerede kalmıştık?

29 Eylül 2011 Perşembe

Boçlanma Paradoksu ya da Devletlerin İflası

Şu sıralar gözler Avrupa üzerine odaklanmış olsa da, ABD'den gelen açıklamalar kafaların iyice karıştığını gösteriyor. İşler giderek sarpa sararken, çözüm için yapılan önerilerde de ciddi bir açmazla karşı karşıya kalınmış durumda: Borçlanma parakdoksu!

28 Eylül 2011 Çarşamba

Dünya Krizi Gölgesinde Türkiye: Sahi, Bize Ne Oluyor Kuzum!

Hafta başından itibaren yine Yunanistan ve ABD bağlamında pek çok önemli gelişme yaşandı. Ancak bugün dünyada yaşanan gelişmelere değil Türkiye'ye odaklanarak, dünya krizinin gölgesinde Türkiye'nin bu krizden etkilenme biçimlerine bakacağız. Evet, bugünkü sorularımız şunlar: Dolar neden yükseliyor, büyüme ve işsizlikte önümüzdeki dönemlerde neler yaşanacak? 2001 sonrası oluşturulan modelin sonuna mı gelindi?

27 Eylül 2011 Salı

bir itiraf ve yeni bir plan

Finansal piyasalara bakıldığında büyük bir kaosun eşiğinde olduğumuz söylenebilir. Alessio Rastani 26 Eylül sabahı BBC news’te durumu özetledi: “Bir itirafta bulunmam gerekirse üç yıldır bu anı düşlüyorum. Her gün yatağıma gidiyor ve başka bir resesyonu düşlüyorum”.

23 Eylül 2011 Cuma

resesyon mu, savaş ve enflasyon mu?

Jonathan Nitzan ve Shimson Bichler II. Dünya Savaşı sonrası kapitalizmin pusulasının enflasyon olduğunu vurgulayan çalışamalarında yeni bir sistemin farklılaşmacı (differential) bir birikim mantığı ile biçimlendiğini gösteriyor. Depresyon tuzağına geri dönmemenin koşulu hükümetlerin paranın değer yitirmesine razı olması. Ne de olsa parasal genişlemeye aynı oranda eşlik etmeyen bir mal ve hizmet üretimi de yıllık bileşik büyüme oranını (compound annual growth rate) % 3’ün üzerinde tutabilir.

20 Eylül 2011 Salı

Bir Ay Sonra Krizin Neresindeyiz?

2008 krizinden sonra yeniden toparlanma ve dünya ekonomilerinin yeniden büyüme trendine girişi beklenirken, 2011 yılının Ağustos ayında, Avrupa ve ABD'deki devlet borçları konusu, ikinci dip beklentilerini güçlendirdi. Önceki krizde bankaları kurtaran devletlerdi. Özel zarar, merkez bankaları aracılığıyla toplumsallaştırıldı, kamu borcu haline getirildi. Şimdi tek tek ülkeler kamu borcunu ödeyemez hale geldiklerinde, onların zararlarını sosyalleştirecek haminin kim olacağı ise meçhul. Yani bankalar battığında merkez bankaları kurtarır, küçük ülkeler battığında büyük ülkeler yardıma koşar. Ancak büyük ülkeler battığında - ki bu aktüel bir olasılık- ne olacağını henüz kimse bilmiyor. Muhtemelen, krizin bu kadar yakın ve yıkıcı olarak geldiğinin "hissedilmesinin" ardında cevabı bilinmeyen bu soru yatıyor[1].

14 Eylül 2011 Çarşamba

kriz sahnesinde devam eden kötü oyunculuklar!

Yunanistan’ın kamu borcu ve iflası ile ilgili söylentiler ve beklentileri Yunan trajedisine benzetenler bu hikayenin Yunanistan’dan kaynaklandığını ima ettikleri oranda yanlış bilgilendirmede bulunuyorlar. Hikayenin gidişatı nedeniyle böyle bir çıkarımda bulunmak da yanlış.

13 Eylül 2011 Salı

Türkiye'nin Büyüme Rekoru, Avrupa'nın Krizi ve Obama'nın Kurtarma Planı

Geçtiğimiz hafta Obama'nın krizden çıkış için hazırlanan planı açıklaması, piyasalardaki sert düşüşleri engelleyemedi. ECB'deki Alman üyenin istifası, Almanya'nın Eurobond konusunda isteksizliği olarak algılandı ve kriz beklentileri yine arttı. Yunanistan konusundaki yeni çılgınlığın adı ise şu: Bu hafta sonu Yunanistan batacak!Türkiye ise ilk çeyrekten sonra ikinci çeyrekte de dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer aldı.

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Eylül'e Girerken: Kriz Karşıtı Önlemler Gündemde!

Eylül ayı, süregelen kriz açısından bir dizi kararların alınacağı beklentisinin oluşması yüzünden, en az Ağustos kadar önemli olacağa benziyor. Kriz gündemini takip ettiğimizde, "ikinci dip" tartışmalarının hala en üst basamaklarda olduğunu görüyoruz. Beklenen, bunun ne zaman yaşanacağı.
Buna karşın özellikle ABD'de kriz karşısında alınacak önlemler giderek belirginleşmeye başlıyor, tanıdık bir hikaye yeniden gündeme geliyor: Talep yönetimi politikaları.
Avrupa'da resesyon beklentisi hala yüksek ve krizin patlak vermesinde etkili olan Yunanistan'ın borç sorunu yeniden gündemde.
Türkiye mi? Kriz bizi teğet geçiyor canım!

17 Ağustos 2011 Çarşamba

bir AA+ bir BBB alalım, bir de Eurobond lütfen

A.B.D.’nin kredi notunu düşürmeyen Fitch’in kararı ve Sarkozy ile Merkel’in yeni bir Eurozone ekonomi yönetimi oluşturulacağı açıklamaları kısa ve orta vadede ekonomik büyümeyi geri getirmeyecek. Muhtemel oynaklığın önüne geçmek amacıyla finansal yatırımcılara telkinde bulunmanın ötesinde anlam taşımayan bu kararların sonuçları kısa süre içinde yansımalarını gösterecek. Bununla yetinemeyen piyasacı ekonomistler ve finansal yatırımcılar A.B.D.’nin hem kamu harcamalarını kısıp hem de kaynakları verimli bir şekilde kullanması, Avro bölgesi ülkelerinin de ortak bir Eurobond çıkararak Avrupa Merkez Bankası’nın başı sıkışan ülkenin tahvillerini alması uygulamasının son bulması önerilerini dillendiriyorlar.

16 Ağustos 2011 Salı

Büyüme Yavaşlıyor, Enflasyon Hızlanıyor, Bunalım Derinleşiyor: Nerede Kalmıştık?

Almanya ve Çin'in büyümesi yavaşlıyor, İngiltere'de enflasyon beklentilerin çok üzerinde çıktı, ABD'de yeni plan hazırlıkları başladı. Türkiye'de de Orta Vadeli Program'ın revizyonu gündemde. Ve Rubini bir kez daha yineledi, "Marks haklıydı". Evet, nerede kalmıştık?

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Pazartesi ve Salı "Kara" İdi, Peki Ya Sonrası?

Avrupa Birliği Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet, dün, içinden geçtiğimiz krizin önemine işaret ederken güncel krizi "2. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük kriz" olarak nitelendirdi. Ardından da Avrupa Birliği Finansal İstikrar Fonu'nda bulunan 440 miyar euronun İtalya ve İspanya gibi büyük ülkeleri kurtarmaya yetmeyeceğini ekledi. Ülke hükümetlerinin alacağı istikrar tedbirlerinin çıkış için önemli olduğunu belirtti.
E, AB Merkez Bankası açıklama yapar da bizimkisi aşağı kalır mı! Geçtiğimiz günlerde aldığı kararlardan sonra piyasa tarafından anlaşılamamaktan muzdarip olan TCMB ise, sonunda gerekçelerini açıkladı: Durgunluk bekliyorum!
Son olarak beklenen FED açıklaması ise, "pozisyon koruma" yönünde geldi.
Evet, Pazartesi ve Salı "kara" idi, Peki ya sonrası?

9 Ağustos 2011 Salı

FED Toplantısı, Dünya Parası ve Doların Geleceği: Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Var Mı?

Bugün sabah yapılan yorumlarda FED toplantısından çok fazla bir şey beklenmiyordu. Zira FED'in ve genel olarak para politikasının müdahale edecek çok fazla aracı ve manevra alanı kalmamıştı gerçekten de. Peki neden?

bugünün takası yarına kalırsa

Yunanistan’da 28-29 Temmuz’daki grevlerin siyasal sonuçlarını henüz bilmiyoruz. Ancak Yunan borcunun yeniden yapılandırılması için öne sürülen programlarda borcun geri ödemesinin orijinal getiri hesaba katıldığında (bankaların açıkladığı rakama göre) ortalama % 21’lik bir kesintiyle yapılması Avrupa Birliği bürokratları ve borç yeniden yapılandırılmasına katkı sunacak özel sektör temsilcileri tarafından kabul edilmiş görünüyor.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Bugün Ne Oldu?

Güne tüm dünya genelinde büyük düşüşlerle başlayan piyasalar, AB merkez bankasından, G7 demeçlerinden, Obama'nin sakinleştirici çağrılarından ve en önemlisi dün Greenspan'in yaptığı aciklamadan huzur bulamadi. Avrupa, Asya ve ABD'de ortalama %3 düşüşle günü kapattı. Hadi diğerleri neyse de, Greenspan'in açıklamalarından değil piyasalar, kimsenin huzur bulması gerçekten de mümkün değildi!
Türkiye'de ise günlük %7.2'lik, haftalık olarak baktığımızda ise % 15'e yakın oranda borsa kayıplarının yaşandığı bir gün oldu ve hatta borsanın kapatılması gündeme geldi.
Sahi, onca toz dumanı biraz aralarsak, bugün ne oldu ?

7 Ağustos 2011 Pazar

Krizi Çözecek Olan Enflasyon Mu?

Önceki gün gerçekleşen kredi notu şokundan sonra, ABD hazinesi S&P'nin yaptığı hesaplama hatası üzerinde dururken, Kongre üyeleri, kredi değerlendirme kuruluşlarının siyasi karar alma süreçlerinin davranışlarını önceden tahmin edemeyeceğini söyleyerek tepki gösterdiler. Ancak Stiglitz ya da Rogoff gibi ekonomistlere baktığımızda ilginç değerlendirmeler gelmeye devam ediyor.
Gerek Stiglitz'in gerekse Rogoff'un söylediklerindeki ortak yan ise, nostaljik bir şarkıyı yeniden hatırlatır nitelikte. Enflasyon aslında iyi bir şeydir!
Peki bunca yıllık enflasyon karşıtı mücadeleden sonra, enflasyon neden kurtuluş reçetesi olarak görülmeye başladı.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Merkez Bankası Ne Yapmak İstiyor

MB'nin son aldigi kararlardan sonra, esas olarak neyi amaçladığının tam olarak anlaşılmadığı görülüyor. O zaman biz de anlamaya çalışalım.